Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu konuşmasında "KKTC halkı Anavatanı Türkiye'ye yürekten bağlıdır. Bizler nereden nereye, nasıl ve kimlerle geldiğimizi bilen bir halkız. Eğer 1974 Barış Harekatı olmamış olsaydı, bugün nerelerde olacağımızın sadece hesabını yapsak bunu tahmin etmekte zorlanacağız. Filistin'den daha beter olacaktık. Çok şükür ki bizim Anavatanımız vardır. Değilse Filistin halkının başına gelen Kıbrıs Türk halkının başına gelecekti. Biz KKTC'yi Anavatanımızla birlikte kurduk ve bu devleti yaşatıyoruz. Şu an müzakere masasında, Kıbrıs'ta kalıcı bir anlaşma bulabilmek için çaba harcıyoruz. Bizi 1974 öncesine geriletmeyecek, bu kararlılık içerisinde müzakereleri sürdürüyoruz. Samimiyetle anlaşma arayışı içerisindeyiz. Bir anlaşma niyeti taşıyoruz, karşı taraf da bu niyeti taşırsa bu anlaşmaya varılabilir." dedi.
TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ise ortak açıklamada şunları kaydetti:
"1974'ten bugüne heyecanımızdan bir şey kaybetmiş değiliz. Bu heyecan artarak devam edecektir. Şunu çok iyi ortaya koymak lazım. Bizler Türkiye Cumhuriyeti'nin 61. Hükümeti olarak ilk ziyaretimizi KKTC'ye yapmak suretiyle herhalde ne ifade ettiğimizi ortaya koymuş bulunuyoruz. Bundan sonraki süreçte de değişen hiç bir şey olmayacaktır. Şurada kısa bir süre önce Sn. Cumhurbaşkanı'mızın Cenevre'de BM Genel Sekreteri ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Başkanı'yla bir araya geldiler. Bugüne kadar bir çok görüşmeler yapıldı. Her zaman KKTC olumlu tavırlar sergilerken ne yazık ki Güney Kıbrıs tarafı olumlu tavır sergilememiştir. Sadece bu iki taraf arasında mı böyle oldu? Hayır. Aslında böyle olmasını teşvik eden nedenler de oldu. Bildiğiniz gibi 2004 yılı bu noktada çok anlamlı bir yıldır ve bu süreç içerisinde KKTC'den istenen şu olmuştur; Referanduma "evet" densin. Referandum noktasında Kuzey Kıbrıs AB üyesi ülkelerin bu noktadaki talebine %65 ile "evet" demiştir, Güney Kıbrıs % 75 ile "hayır" demiştir.
O zaman AB üyesi ülkeler KKTC'nin ağırlıklı evet demesi halinde bizler bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz demelerine rağmen AB müktesebatına ters kararlar vermişlerdir. O günleri bizzat yaşadık. Ve hala Annan'ın o tarihte hazırladığı rapor hala açıklanmamıştır. Bu da ilginçtir. Bütün bunlara rağmen Sayın Talat, Sayın Eroğlu bu süreci devam ettirmişlerdir. Şimdi 19 görüşme planlanıyor. Umarız 19 görüşmenin sonunda bir sonuca ulaşır. Bizim garantör ülke olarak temennimiz bu.
Kimse bizden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı'nın muhatabı olmayı beklemesin. Hiçbir zaman biz orayı muhatap alarak masaya oturmayız. Biz bu yönde teklifimizi Yunanistan'a yaptık, masaya 4'lü oturalım dedik. Yunanistan, Türkiye, KKTC ve Güney Kıbrıs. Hatta gerekire bunu beşli de yaparız. Şu ana kadar buna yanaşamadılar yanaşmak da istemiyorlar. Biz dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. KKTC şu ana kadar dik durdu, dikleşmedi ve bizler burada et-tırnak anlayışı çerisinde sürecimizi koruyacak ve devam ettireceğiz. Kuzey Kıbrıs'taki kardeşlerimizi ifsad etmeye çıkan bazı marjinal gruplar çıkablir. Bu marjinal grupların oyununa Kuzey Kıbrıs'taki kardeşlerim gelmemelidir. Çünkü birliğiniz asıl kuvvetiniz olacaktır. Böyle olursa hiç kimse KKTC üzerinde oyun oynayamaz, spekülasyon yapamaz. Bıçak kemiğe dayanmamalı... Bıçak kemiğe dayanmadan Kıbrıs sorunu çözülmeli. Biz bir adım öndeyiz ve haklılığımız var. Güney Kıbrıs haklı değil.
Onlar hakları olmayan bir avantajı yakaladıklarını zannediyorlar, bu da AB üyesi ülkelerin günahıdır. Şu anda siyasetin dışında olup hatıralarını yazan liderlerin Güney ile ilgili ağır ifadeleri vardır. Bu gerçekler ortada oldukça biz Yavruvatan-Anavatan elele yolumuza devam edeceğiz. Hiç kimse birliğimizi beraberliğimizi bozamayacak, hele o marjinal gruplar hiç bozamayacak."
Başbakan Erdoğan Eroğlu ile görüşmesinin ardından Başbakan İrsen Küçük ile görüşmek üzere Başbakanlığa geçti. Başbakanlıktaki görüşme basına kapalı gerçekleştirildi.