Cumhurbaşkanı Gül, Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Geleneksel Gazetecilik Başarı Ödülleri törenine katılarak, basın özgürlüğü, demokrasi ve yargının sorunlarına ilişkin mesajlar verdi.
''Hepimizin arzusu ülkemizi güçlü, halkımızı zengin ve mutlu yapmak'' diyen Gül, bunun her alanda sağlanacak gelişme ile mümkün olabileceğini söyledi. Bir ülke için en büyük eksikliğin demokrasisinin olmaması ve halkının mutsuzluğu olduğunu ifade eden Gül, zengin ancak totaliter ülkelerde de halkın mutluluğundan bahsedilemeyeceğini dile getirdi. Gül, Türkiye'nin ordusu ve ekonomisi ile güçlü, demokrasisi gelişmiş ülke haline getirilmesi durumunda herkesin gururlu olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, basın özgürlüğü konusunda şunları söyledi:
''Demokrasiyi güçlü yapan parametrelerden biri özgür, güçlü, hür ve itibarlı basın olmasıdır. Bu konu hepimizin meselesidir. Düşünce, fikir ve inançlar arkasında şiddet olmadığı sürece sonuna kadar serbest olmalıdır. Böyle bir ortamın sağlanması demokrasiyi derinleştirir ve şeffaflık getirir. Şeffaf olan bir ülkede yöneticiler daha az yanlış yaparlar, yanlış yapmazlar. Çünkü yanlışlar gözükür, yanlışlar gözükünce de hesap sorulur. Demokrasinin en önemli ilkelerinden birisi de hesap vermektir. Bir ülkede bunu basın yapar. Basının bunu her yönden rahat yapabilmesi hepimizin arzusudur. Halkın her şeyi kontrol edebilmesi, halkın bilgilendirilmesi basın sayesinde olur.
Basının da bu fonksiyonunu şüphesiz ki doğru yapması gerekir. Her şeyi düz ayna gibi yansıtamaz. O zaman propagandaya alet olur, yanlışa düşer. O bakımdan gazeteleri yönetenlerin sorumluluğu da fazla.''
VİCDANLARIN SIZLAMASI HEPİMİZİ ÜZER
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin köklü reformlara ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, en çok reform ihtiyacı duyulan alanlardan birinin de yargı olduğunu söyledi. Gül, ''köhneleşmiş'' ifadesini yargının imkanları, eski tarihli yasaları ve çağı yakalama anlamında belirttiğini söyledi. Gül, buna örnek olarak yeni değiştirilen 1936 tarihli Türk Ticaret Kanunu'nu gösterdi, günümüzde ticaretin elektronik ortamda büyük bir hızla yapıldığını kaydetti.
Tutukluluk süresi kısaltılmak istenirken 10 yılda sonuçlanmayan davalardaki tahliyelerin, bu sürenin kısa gibi görülmesine neden olduğunu ve tepki çektiğini anlatan
Gül, bu tepkilerin reform ihtiyacı ortaya çıkardığını ifade etti. Gül, yapılması gerekenlerin gayet açık olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''AB müktesebatına bakıp yapılması gerekenleri süratle yapmalıyız. Yoksa bugünkü gibi çok mahcup olacağımız durumlar ortaya çıkar. Tutuklu sayısı hükümlü sayısından daha çok olan bir ülke, demokrasisi gelişmiş, hukuk standardı olan ülke kategorisine giremez. Eğer bir ülkede tutuklu sayısı, hükümlü sayısından çoksa veya tutukluluk hali cezaya dönüşmeye başlarsa böyle bir ülkeden, demokrasisi gelişmiş, hukuku gelişmiş, gelişmiş ülkeler sınıfına giren ülke diye bahsedemeyiz. Bütün bunların süratli bir şekilde gözden geçirilmesi gerekir, yoksa vicdanlar sızlamaya devam edebilir. Toplumun sesi çıkan kesimlerinde olduğu gibi sesi çıkmayan kesimlerinde de vicdanlar sızlıyorsa bu hepimizi üzer. Buralarda sürtüşme değil, enerjileri boşa harcama değil, yapılması gerekenleri el birliği ile yapmak hepimizin görevidir. Bu konuların sağlıklı tartışılmasında, netice alacak şekilde konuşulmasında basının çok önemli rolü var.''
TÜRKİYE GAZETECİLER FEDERASYONU BAŞKANI SERTEL
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, toplumun her kesiminin hakkını, hukukunu savunmaya ve sorunlarını dile getirmeye yönelik çalışmaları yapan gazetecilerin, kendi hakkı ve hukukunu söylemek konusunda engelli ve özürlü gibi davrandığını söyledi.
Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti (BGC) tarafından Asya Termal Otel'de düzenlenen Geleneksel Gazetecilik Başarı Ödülleri'nin sahiplerini bulduğu törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de katıldı.
Törende yaptığı konuşmada, teknoloji hızla gelişirken çalışan gazetecilerin ve emeklilerin haklarının o kadar geriye gittiğini vurgulayan Sertel, şöyle konuştu:
''Bizim sendikamız vardı ama şimdi yok. Sadece Anadolu Ajansında, Hilmi Bengi'nin temsil ettiği devlet kurumunda bir gazeteciler sendikasının olması, gerçekten gazeteciler ve gazeteci camiası için bir utanç vesilesi diye düşünüyorum. Çünkü toplumun her kesiminin hakkını hukukunu savunmaya ve onların sorunlarını dile getirmeye yönelik çalışmaları yapan gazeteciler, kendi hakkı ve hukukunu söylemek konusunda engelli ve özürlü gibi davranıyorlar. Ne yazık ki böyle bir mücadele içinde değiller. Bu neden böyle oldu? Buna hem yasal açıdan hem Türkiyedeki basın hakları açısından değindiğimizde çok uzun konuşulması gerekir ama biz önce gazeteci patronlarımızı kaybettiğimizi ifade etmek istiyorum. Tıpkı yıpranma hakkımızı kaybettiğimiz gibi.''
Sertel, Cumhurbaşkanı Gül'e hitaben şunları söyledi:
''Gazeteciler dövülüyor, gazeteciler öldürülüyor. Bandırma'da geçen yıl bir gazeteci kardeşimiz öldürüldü. Ocak ayı Türkiye'deki gazeteciler için hüzünlü aydır. Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu, bunlar hep bu ayda öldürüldü. Sayın Cumhurbaşkanım, gazeteciler tutuklu. Ne yazık ki, Türkiye'de, çok sayıda insanın tasvip etmediği eli kana bulaşmış, cinayet şebekelerinin serbest bırakıldığı dönemde gazeteciler içerde tutuluyor. Darbe yapıcıları gibi görülerek Silivri'de tutuluyor. Biz arkadaşlarımızın özgürce yargılanmalarını istiyoruz. 'Yargılanmasın' demiyoruz. Türkiye'de 5 bine yakın açılan basın davasının olması, gazetecilerin ne kadar büyük tehdit altında olduğunu gösteren durumdur diye düşünüyoruz.''
Bütün bunları düzenleyecek yasaların Meclisten bir an önce geçmesini isteyen Sertel, özgür bir medyanın olmadığı ülkede demokrasiden asla söz edilemeyeceğine inandıklarını ifade etti.
Sertel, düşündükleri için, yazdıkları için ve konuştukları için hiç kimsenin cezaevine girmesinden yana olmadıklarını vurgulayarak, ''Hangi düşünceden olursa olsun, hangi görüşü savunursa savunsun, düşüncenin, söylemin ve yazmanın özgür olduğu bir ülkede yaşamak istiyoruz. Türkiye bu konuda özürlü ülke olarak görülüyor. 178 ülke arasında 138'inci sırada yeri var. Bu bize yakışmıyor'' dedi.
YIPRANIYORUZ SAYIN CUMHURBAŞKANIM
Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Ramazan Demir ise Türk basın tarihinde 125 yıllık bir geçmişe sahip Balıkesir'in Ses ve Doğru Söz gazeteleriyle Milli Mücadele'nin amacını halka anlatarak 'bayrak adamlar'' çıkardığını ve Kurtuluş Savaşı'nın meşalesine ilk kıvılcımı çakan il olduğunu söyledi.
Sadece Balıkesir'de değil tüm Anadolu'da yerel basının pek çok sorunla karşı karşıya bulunduğunun hemen hemen her platformda dile getirildiğini anlatan Demir, ''Sorunlarımızı biliyoruz. Sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizde çözüme de ulaşacağımıza inanıyoruz'' dedi.
Demir, Türkiye Gazeteciler Federasyonu olarak hem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hem de ''yerel medyanın hamisi'' olarak gördükleri Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a sorunları içeren dosya sunduklarını bildirdi.
Özellikle yıpranma haklarının ellerinden alınmasının gazetecileri gerçekten yıprattığını anlatan Demir, şunları kaydetti:
''Yıpranıyoruz sayın Cumhurbaşkanım. Yıpranma hakkımızın geri iadesi konusunda şahsınızın da desteğini, ilgisini rica ediyoruz. Şahsınız başta olmak üzere Hükümetimizin, medya ve basın çalışanlarının sorunlarının çözümü noktasında gerekli çalışmaları yapacağına yürekten inanıyoruz. Bugüne kadar atılan adımları da yarınlarımız için bir işaret olarak gördüğümüzü belirtmek istiyorum.''
Konuşmaların ardından törende Geleneksel Gazetecilik Başarı Ödülleri sahiplerini bulurken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk basınına katkılardan dolayı, Anadolu Ajansı Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hilmi Bengi'nin de aralarında bulunduğu kurum temsilcileri ve gazetecilere plaket verdi.