Antalya Devlet Senfoni Orkestrası (ADSO) Şefi Orhan Şallıel, Gezi Parkı eylemlerinde yönetimindeki 2 sanatçıyı 'Gezi Parkı Filarmoni Orkestrası'na katılmalarına yönelik gammazlamak gibi kötü bir niyeti olmadığını, korumak amacıyla atılmış bir adım olduğunu söyledi.
Byturco.com’a yapmış olduğu açıklamada ünlü müzik adamı Orhan Şallıel
“Ben çok üzülüyorum…
Ben bir müzik adamıyım. Hem yurtta ve dışında bunun eğitimini almış biriyim. Ailem de müzik kültürünü çok iyi bilenlerden. Benim şimdi tam üretim zamanım. Hem yapacağım eserlerle, hem de bilgi birikimimi yeni kuşaklara aktararak çalışmalar yapıp kurumumu ve ülkemi temsil edecek projeleri yapma zamanım.
Benim kişiliğime, sanatçı ruhuma yakışmayan bir ortam içine çekmek isteyenlerin tuzağına asla düşmem.
Benim geçmişte yaptığım örneğin; Mevlana projesi gibi projelerle, Tatlıses Senfoni, Müslüm Gürses, Youtube ‘ta 13 milyon tıklanan Şebnem Ferah’la yaptığımız “Sil Baştan” dan daha iyi projeler için geceli gündüzlü çalışırken aslı astarı olmayan sadece beni ötekileştirmek adına yapılan suçlamaları duyunca çok üzülüyorum.
Şimdi sizin vasıtanızla soruyorum, bu iki sanatçı savcılıkta gezi olayları ile ilgili benim şikayetim üzerine bir dilekçe ile ne zaman ifade vermişler. Böyle bir şey yok ki. Ben K.V.T. Bakanlığı’nın Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurumumun bana verdiği yetkiye dayanarak açılması istenilen soruşturmayı bile idari disiplin amiri olarak Y.K. konuşarak tatlıya bağladım.
Hal böyle iken bana yapılan haksızlığa dayanamıyor ve hazmedemiyorum. Biz diğer arkadaşlarımla birlikte 657 sayılı D.M.K’ya tabi insanlarız. Çalıştığımız kurumlarda siyasetten uzak herkese aynı mesafede olmamız gerekir. Eğer herhangi bir toplantı ve ya etkinlikte yer alacaksak da yasa gereği kurumumuzdan izin almamız gerekir. Hepimizin siyasi görüşü, sempatisi olduğu partiler, düşünceler olabilir. Ama bu düşünceleri, bu yapımızı çalıştığımız kuruma, idari amirlerimize, arkadaşlarımıza zarar vermeden yapmamız gerektiğine inanıyorum. 70 kişilik bir orkestrayı yönetiyorum herkesin beni illa ki sevmesi şart değildir. Bu insanlarla çalışırken elbette ki aramızda bir takım sorunlar, anlaşmazlıklar her yerde olduğu gibi olabilir. Bırakın kurumları koca, evlat, oğul arasında bile bunlar olmuyor mu? Bunu da kurumun size verdiği yetkiye göre çözme gayreti içerisinde olursunuz. Bende öyle yapmıştım, öyle de yapmaya devam edeceğim. Maalesef günümüzde insanlar, birbirlerini karalayarak, iftira atarak, ötekileştirerek gündeme gelmeye çalışıyorlar bunların hiç birine benim karakterim uygun değil. Ben şu anda dünyanın her tarafında, ülkelerde hem kendi içinde hem de komşularıyla savaş varken insanlar yurtlarından başka yerlere mecburiyetten dolayı göç ederken, savaşın, şiddetin ve zulmün olmadığı sözleri değerli bir gazeteci dostuma ait “İnsanlık Şarkısı”nı bütün dillere uyarlayarak yapmak için Antalya’da bulunurken karşılaştığım bu haber beni çok üzdü. İnanıyorum ki sizinle yapmış olduğum bu sohbet sonrası insanlar masumiyetimi ve de mağduriyetimi anlayacaklardır. Size çok teşekkür ediyorum.” dedi