Macaristan’daki alüminyum fabrikasında setlerin yıkılması sonucu yayılan zehirli çamurun bir ay içinde Karadeniz’e ulaşması bekleniyor.
Sözkonusu çamurun balıkları etkileyip etkilemeyeceği tartışılıyor. Çevre Bakanlığı Müsteşarı Lütfü Akcan ve Greenpeace Akdeniz Ofisi Denizler Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, konu hakkında açıklamalarda bulundu.
Müsteşar Lütfü Akcan şunları söyledi:
“Bir defa bu bir zehirli madde değil. Kalsiyum, Sodyum, Titanyum var. Bunların hiçbirisi zehirli özelliği taşımıyor. Zarar ve çevresel etkileri tamamen PH’ın yüksek olmasından ileri geliyor. Ancak burada tamamen lokal bir hadise söz konusu.
Bu çamurun aktığı derelerde PH’ın yükselmesinden dolayı nehirlerde canlı hayatının yok olması söz konusu. Fakat 1 kilometre sonrasında bu atığın büyük bir kısmı çökmek ve tutunmak suretiyle toprağa karışmaktadır. Tuna Nehri’nde canlı hayat üzerinde bir olumsuz bir etki gözlenmemiştir.
Tuna gibi debisi büyük bir nehre ulaştıktan sonra seyrelme sebebiyle PH’ın düşmesinin hiçbir canlı üzerinde olumsuz etkisi yok. Kaldı ki Tuna’nın Karadeniz’e uzaklığı 1800 kilometre. Karadeniz’e ulaştıktan sonra bu madde binlerce defa daha seyreldikten sonra PH’ın etkisi olumsuz etki olmayacak seviyelere gelecek.
Macaristan’da lokal bir alan dışında herhangi bir yerde gözlemlenmiş bir etki yok. 30 gün içinde Karadeniz’e ulaşacak bu atıklardan herhangi bir etki beklemiyoruz. Buna rağmen geldiği andan itibaren denizlerimizi izlemeye başlayacağız.
'VELEV Kİ...'
Bu atık Avrupa Birliği’nin atık katalogunda tehlikeli atık olarak vasıflandırılmıyor. Kulaktan dolma bilgilerle yanlış değerlendirme yaparak kamuoyunu yanlış yönlendirmeyelim. Bu bir tehlikeli atık değil. Bunun içinde civa, nikel, kadmiyum gibi en tehlikeli sınıftaki ağır metallerden yok. Velev ki içme suyunun 25 katında olsa bile atığın kendisi çamur fakat bu su ortamında karıştıktan sonra binlerce defa seyreldikten sonra Tuna Nehri’nin zaten şu anda taşıdığı suyu düşünürseniz bu ne ifade eder bunu değerlendirmek lazım.
Tuna Nehri bütün Doğu ve Orta Avrupa’nın ne kadar atığı varsa Karadeniz’e taşıyor. Bu olay tabii bir çevre hadisesi, fakat ‘asrın felaketi’ filen değil. 5 sene önce İsviçre’de ilaç fabrikasında zehirli atıklar nehre karışmış, binlerce balık ölmüştü. Küçümsemeyelim ama bilgiyle konuşalım. Biz bütün tedbirlerimizi alıyoruz. Avrupa’da bunun teknik olarak nasıl çözüleceği konusunda her şey konuşuluyor biz de Macaristan’a teknik yardım teklifinde bulunduk fakat ihtiyaçları olmadığını söylediler.“
DÖKMECİBAŞI: AĞIR METALLER GİTMEZ
Greenpace Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, ise şöyle konuştu:
“Öncelikle ‘Bu atık zehirli değildir’ demek doğru bir yaklaşım değil. ‘Avrupa kıtasında son 20-30 yılın en büyük çevre felaketi yaşanıyor’ diye Avrupa Birliği’nin de yorumu var. Tuna’yı Koruma Komisyonu’nun kendi verdiği bilgilerde uzun vadede insan sağlığı ve çevreye etkilerinin olacağı bildirildi. Kırmızı çamur dediğimiz atığın içinde Alüminyum Oksit, Silisyumdioksit, Kalsiyumoksit gibi maddelerin dışında ağır metaller var, asıl sorunumuz bu. Olay bölgesinden altığımız numunelerde ağır metallerin son derece yüksek olduğunu gördük. PH dediğimiz şeyle ilgili doğru seyrelmesi filan... Ama burada asıl kaygılandığımız diğer maddeler zaten. Arsenik, Civa çok yüksek oranlarda bulundu. Özellikle Arsenik, içme sularında kabul edilebilir seviyenin 25 katı seviyede çıktı. Bunların seyrelme gibi bir durumu yok. Tabii etkisi sızıntının ilk yaşandığı bölge kadar ağır olmayacaktır. Karadeniz’e hangi yoğunlukta ulaşacağını ancak adım adım takip ederek söyleyebiliriz. Karadeniz’e döküldüğü bölgede yine sızıntının yaşandığı andaki kadar balık ölümleri yaşama riski çok düşük. Ancak ağır metal söz konusu olduğu için bunun etkisinin yok olması, doğadan bozularak gitmesi gibi bir şey söz konusu değil. Ne kadar seyrelerek de gitse sonuçta ağır metal dediğimiz bu maddeler doğada kaybolmaz.
Bilgi ile konuşulmadığını söylemek doğru değil, biz bu numune sonuçlarını bakanlığa gönderelim. Burada önemli olan, olayın gerçekliğini kabul etmek ve doğru bilgilerle önlem almak. Bir felaket senaryosu çizmeyelim ama önlem almayı ihmal etmeyelim.”