Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi 2010-2011 eğitim-öğretim yılı açılış törenine Cumhurbaşkanı Gül, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kamu Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan'ın yanısıra akademide görevli eğitim görevlileri ve öğrenciler katıldı.
Cumhurbaşkanı Gül, yaptığı konuşmada, devletin fonksiyonlarının yeniden gözden geçirildiğini, devletin ana fonksiyonlarından birinin de güvenliğin temin edilmesi olduğunu vurgulayarak, ''Güvenliği de sizler vasıtasıyla temin ediyor. Hak, hukuk, daha doğrusu kanunların, Anayasa'nın uygulanması, herkesin huzurlu ve güvenli bir ortam içerisinde ülkesinde hayatını devam ettirebilmesi, ancak devletin bu ortamı sağlamasıyla mümkün olabilir'' dedi.
Bir ülkede güvenliğin söz konusu olmaması halinde diğer önemli konuların da gerçekleşemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, ''Bir taraftan güvenlik sağlanırken diğer taraftan da kalkınmış demokratik ülkelerdeki standartları ülkemizde gerçekleştirebilmek.
İşte güvenlik, demokrasi anlayışı ve buna bağlı bir iç güvenlik konseptinin temelinde de aslında buralarda oluşturuluyor, buralarda teorik olarak tartışılıyor. Sonra bunlar uygulamaya yine sizlerin vasıtasıyla geçiyor'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin demokratik standartları sürekli olarak yükseltildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül şöyle devam etti:
"Demokratik standartlarımızın noksanlığından kaynaklanan birçok problemler bu şekilde problem olmaktan çıkmakta, bunlar yeni güvenlik konseptini oluşturmakta ve siz de buna göre vazife yapmaya başlamaktasınız. Bütün bunları halk da takip ediyor ve neticede halk da değerlendiriyor.
Bütün bunlar Türkiye'yi de güçlü hale getiriyor. Bireye çok önem veriyoruz, ferde çok önem veriyoruz. Bu çağ, bireyciliğin çok öne çıktığı, bireyin hak ve özgürlüğünün çok öne çıktığı bir çağdır.
Bu bakımdan, güvenlik anlayışının bireyin o özgürlüğünü ve mahremiyetini zedelememesi, ama onun da tabii ki kamu düzenini bozacak bir noktaya gelmemesi sınırını en iyi şekilde gözetmesi gerekmektedir. Bunlar çok tabii ki hassas konular olduğu için bu konuları ciddi bir eğitimden geçerek ancak öğrenebilirsiniz.
Bu uygulamalarınızda yanlışların olmaması için de çok ciddi, sağlam bir eğitim referansının olması gerekmektedir. O açıdan, Polis Akademisinin geldiği bu noktadan gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyor, büyük bir gururla takip ediyoruz.
Bunun dünyaya açılmanız, başka ülkelerden öğrencilerin gelmesi, onlara eğitim vermeye başlamanız bizim takdir ettiğimiz konulardır. Güvenlik konuları sadece ülkelerin kendi iç meselesi de değildir. Bugün dünyanın en büyük meselesi güvenlik konuları.
Artık bildiğimiz klasik savaşlar söz konusu değildir. Bunun yerine başka savaşlar söz konusu. Şimdi başka savaşlarla mücadele etmenin yollarını sizler bu okullarda en iyi şekilde öğreneceksiniz ve en etkin şekilde bu mücadeleyi vereceksiniz.''
"SİLAHLI KUVVETLER DIŞA KARŞI CAYDIRICILIĞIN EN ÖNEMLİ UNSURUDUR"
Cumhurbaşkanı Gül, bir taraftan herkesin sonuna kadar özgür olmasının, ama diğer taraftan da kamu güvenliğinin, kanunların hakimiyetinin sağlanmasının ve herkesin hukuka uymasının temin edilmesinin önem taşıdığını vurgulayarak, ''Güçlü güvenlik kurumları söz konusu olmazsa, o zaman caydırıcılık da söz konusu olmaz. Silahlı Kuvvetler dışa karşı caydırıcılığın en önemli unsurudur. O bakımdan, güçlü, kuvvetli olması, hepimiz için büyük bir gurur kaynağıdır'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, polis gücünün de içeride suç işlemeyi caydırıcı bir güç olduğunu, herhangi bir şekilde suç işlenirse, bunu meçhul bırakmamanın ve suç işleyeni en kısa süre içerisinde ortaya çıkarma becerisini göstermenin de güvenlik güçlerinin kabiliyeti ve kapasitesiyle ilgili olduğuna dikkat çekerek, ''Bir zamanlar cinayetlerde bile 'faili meçhul' dediğimiz ölenlerin olduğunu ve bunların sayılarının çokluğunu düşündüğümüzde aslında güvenlik güçlerimizin yetersizliğini bir anlamda hatırlamamız gerekiyor. Ve bu bir ülkenin itibarıyla ilgili bir konudur.
Gayet açık bir şekilde bir ülkenin hukukunun, kanunlarının yeteri kadar uygulanamadığını gösteren bir işarettir. Bugün büyük bir memnuniyetle görüyorum ki, artık bunlar geçmişte kaldı, eğer suç ortaya çıkarsa süratli bir şekilde bunun failleri ortaya çıkartılıyor ve bunlar mahkemelere teslim ediliyor'' dedi.''Güvenlik, eğer meşruiyeti varsa o zaman saygıyla karşılanacak, meşruiyeti yoksa daima sorgulanacak bir konudur" diyen Cumhurbaşkanı Gül şöyle devam etti:
"Dolayısıyla gücü kullanmak, güç sahibi olmak çok büyük sorumluluğu üzerinize vermektedir. Büyük bir yetkidir, ama aynı zamanda da çok büyük bir sorumluluk. Tabii ki güç kullanmanın kademeleri çok farklı farklıdır. Siyasi kademelerden nihayetinde kolluk kuvvetlerine kadar bu sınıflandırılabilir.
Ama sizler söz konusu olduğunda, bu size verilen gücü, yetkiyi kullanabilmeniz için de en iyi şekilde donatılmanız gerekli ki bir yanlış yapmayasınız. Nihayetinde bir yanlış söz konusu olursa, bu yaptığınız yanlış direkt devleti ilgilendirecektir. O bakımdan çok büyük bir sorumluluk içerisindesiniz."
"GÜVENLİĞİNİN ARTAN KALİTESİ EĞİTİMİN KALİTESİ İLE İRTİBATLI"
Bakan Atalay ise, polis eğitiminde çok özel bir dönemin yaşandığına dikkat çekerek bu dönemde daha donanımlı, ufku açık, kapsamlı bir eğitim yürütülmesi için çalışma yürütüldüğünü söyledi.
Bakan Atalay, akademinin güvenlik alanında en verimli çalışma yapılan bir merkez, gerçek bir güvenlik üniversitesi olmasının gayreti içinde olunduğuna dikkat çekerek bakanlık olarak da akademinin birikimlerinden faydalanmaya çalıştıklarını anlattı. "Güvenliğinin artan kalitesi eğitimin kalitesi ile irtibatlı" diyen Bakan Atalay, "Eğitimin odağında insan ve hukuk var, bu iki kavram çok önemli" dedi.
Güvenlik alanında kurallardaki değişikliğin yanısıra zihniyetteki değişikliğin önemli olduğunu vurgulayan Bakan Atalay, "Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları kavramları bizim için çok önemli" dedi.
'Devlet insan için vardır' ve 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışının kendileri için önemini ifade eden Bakan Atalay, devletin hukuku devleti konumuna gelmesinin insanları devletin baskısından korumak için önemli olduğunu kaydetti.
Özgürlük, güvenlik dengesinin sağlanmasının önemine de dikkat çeken Bakan Atalay, bakanlığının insan hakları bakanlığı gibi çalıştığını kaydederek, "2010 yılında işkenceden dolayı hiç bir suçlama olmadı" dedi.
Bakan Atalay, 2009 yılında bütün polis merkezlerinin ve karakolların gözden geçirilerek 40 bin polisinde eğitildiğini vurguladığı konuşmasında gözaltına alınan kişiler için bütün sosyal imkanların sağlandığını ifade etti. Suç oranlarında büyük düşüş yaşandığını da ifade eden Bakan Atalay, kamuoyun yoklamalarında polisin kurumsal güvende birinci sırada yer aldığını kaydederek TÜİK'in yaptığı araştırmada da asayiş hizmetlerinin vatandaş memnuniyeti açısından 1. sırada yer aldığına dikkat çekti.
Organize suçlarla ve çetelerle mücadelede büyük başarı sağladıklarını söyleyen Bakan Atalay, bunun suç türlerinin azalmasındaki en önemli faktör olduğunu belirterek devletin otoritesi dışındaki hiç bir otoriteye izin vermediklerini ifade etti.
Emniyet Genel Müdürü Köksal ise, 'mükemmeli nasıl buluruz' çalışması yaptıklarını ifade ederek insanlara en iyi hizmeti vermenin gayreti içinde olduklarını anlattı. Devletin emrinde, vatandaşın hizmetinde vatandaşla bir gönül köprüsü kurduklarını söyleyen Köksal, "Bu köprüde hasarlar olduysa onararak yolumuza devam etmek istiyoruz" dedi.
Polis teşkilatının her geçen gün daha da gelişeceğini söyleyen Köksal, "Polis teşkilatı Türkiye'nin en iyi teşkilatı olarak yoluna devam edecektir" dedi.
Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Arslan ise öğrencilere 'Anayasal devlet ve kolluk' konulu ilk dersi verdi. Arslan'ın "Farklılıkları çatışma unsuru olarak değil zenginlik olarak görün. Açık görüşlü olun. Bağnazlık her tür demokratik rejimde tehlikelidir" sözleri dikkat çekti.
Törende Cumhurbaşkanı Gül, başarılı öğrencilere hediye verdi. Akademi Başkanı Prof. Dr. Aslan da Cumhurbaşkanı Gül'e bir plaket sundu.