Öcalan'ın Suriye Günleri
|
|
|
|
Abdullah Öcalan'ın, PKK'yı 19 yıl boyunca yönettiği Suriye'de kaldığı yıllara ait birbirinden çarpıcı fotoğraflar ortaya çıktı. |
|
|
|
6 Eylül 2011 Salı - 09:20 |
|
|
|
|
|
|
|
Yüzlerce fotoğraf arasında Öcalan'ın plajda ve kaldığı villanın havuzunda yüzerken, futbol oynarken, kadın teröristlerle doğum günü kutlarken görüntüleri yer alıyor. Ayrıca her havuz ve deniz sefasından sonra topluca yenilen yemeklere ait pozlar da dikkat çeken kareler arasında bunuluyor. Fotoğraflarda Öcalan'ın bu dönemde her türlü konfor ve lükse sahip bir hayat sürdüğü görülüyor.
Habertürk'ün haberine göre, Suriye'nin başkenti Şam'da yüksek duvarlarla çevrili lüks bir villada kalan Öcalan beraberindeki bir grup PKK'lı ile bol bol havuza giriyor.
Havuzda verilen pozlarda Öcalan'ın yanı sıra 10 örgüt mensubu bulunuyor. Fotoğraflarda örgüt mensuplarının yüzerken Öcalan'ın önüne geçmemeye çalıştığı dikkatler kaçmıyor. Geniş bir alan üzerinde kurulu villanın bahçesinde spor alanları da yer alıyor. Buralarda basketbol oynayıp futbol maçı yapan Öcalan, yorgunluğunu yine havuzda yüzerek atıyor. Ardından da havuzbaşına kurulan yemek masasında karnını doyuruyor. Abdullah Öcalan'ı yüzerken gösteren bir başka fotoğrafın adresi ise Suriye'nin Lazkiye şehrindeki bir plaj. Kesire Öcalan ile burada objektif karşısına geçen Öcalan'ın fotoğrafları arasında sadece kadın teröristler ile birlkte olduğu pozlar da var. Bu fotoğraflardan birinde Öcalan için hazırlanan doğum günü pastası için 4 kadının görev aldığı görülüyor. Kadınlar pastayı kesmeye Öcalan ise yemeye hazırlanıyor.
Bazı fotoğraflarda ise BDP'nin önemli isimleri yer alıyor. Bu isimlerden birinin Ahmet Türk, diğerinin ise Gültan Kışanak olduğu öne sürüldü. Ahmet Türk kalabalık bir gurpla birlikte Öcalan ile aynı masada yemek yerken objektife takılırken Kışanak da villann bahçesinde Öcalan ile birlikte bir grup teröristi denetlerken fotoğraflanmış. Bir fotoğrafından bıyıksız olduğu görülen Öcalan, Suriyeli aşiret mensupları ve Yunanistan heyeti ile yapılan görüşmelerininin yanı sıra, çelik yelek giyerken de objektifin karşısına geçmiş.
SOYGUNDAN SONRA SURİYE'YE KAÇTI
Abdullah Öcalan'ın Suriye yılları 1979 yılının Mayıs ayında başladı. 1977'de Ankara Çubuk Barajı'ndaki toplantılarda PKK'yı kurmanın ilk adımlarını atan Öcalan, 1978'de bizzat keşif faaliyetlerine katıldığı Güven Hastanesi Soygunu'nundan hemen sonra Ankara'dan kaçarak, Suriye'ye geçti. Öcalan aynı dönemde MİT'in kendisini takip ettiğini ve örgütün içine sızan istihbaratçıların tüm adreslerini bildiğini öğrenince Ankara'yı terk etti. Suriye'ye kaçmadan önce bir süre Viranşehir ve Suruç bölgesinde saklanan Öcalan, buradan Suriye'ye geçti. Suriye'de Türkiye sınırındaki Kamışlo, Afrin bölgelerindeki Kürt aşiretlerle ilişki kuran Öcalan ve PKK'yla, Hafız Esad rejimi, PKK'nın İsrail karşıtı tavrı ve bazı PKK'lıların İsrail'e karşı Filistin safında savaşmış olması nedeniyle sıkı ilişki içine girdi.
SURİYE ÖCALAN'A NEDEN KUCAK AÇTI?
Hafız Esad rejimi "Öcalan'a Suriye kürtlerini kontrol etmesi" karşılığında PKK'nın ideolojik ve askeri eğitimi için kamp alanı açmasına fiilen yardımcı oldu. Örgütün ilk ideolojik ve askeri eğitim merkezi de Suriye'nin koruması ve lojistik desteği ile Bekaa Vadisi'nde kuruldu. 12 Eylül darbesinden sonra Güneydoğu'da yaşanan olaylar sonrası bir çok PKK'lı burada açılan merkezde eğitildi. Bugün örgütün lider kadrosunda yer alan Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Murat Karayılan, "Mahsun Korkmaz Akademisi" adı verilen bu merkezde dönüşümlü olarak örgütün ideolojik ve silahlı eğitimlerini yürüttü. Öcalan Suriye'deki ilk yıllarında zaman zaman kaldığı Bekaa Vadisi'nden daha sonra sürekli barındığı Bar Elias Kasabası'na geçti. Öcalan zaman zaman Şam ve Lazkiye'de kendisine tahsis edilen adreslerde kaldı. Ancak daha çok Bar Elias'da kalan Öcalan zaman zaman burada örgüte katılan ve ideolojik eğitim için gönderilen PKK'lılara eğitim veriyor, hem de örgütün Avrupa kanadı ile Türkiye'de ilişkili olduğu kişi ve kurumları yönetiyordu. Burası ayrıca Öcalan'ın talimatlarının aksine hareket ettiği ileri sürülen kişiler için sorgu merkezi olarak da kullanılıyordu. Yurt dışından gelen uluslararası basın kuruluşları ile PKK'ya sempati duyan, Yunanistan, Almanya, Fransa'dan parlementerler ve kuruluşların temsilcileri de burada kabul ediliyordu. Öcalan örgütün yayın organlarındaki programlara da buradan uydu telefonuyla bağlanıyordu. Öcalan, Suriye'de kaldığı dönemde Kemal Burkay ile bugün BDP'de yer alan Ahmet Türk gibi politikacılar dışında, Celal Talabani ve Mesud ve Neçirvan Barzani gibi isimlerle görüşmeyi sürdürdü.
YOĞUNLAŞMA EVLERİ DE SURİYE'DE
Öcalan'ın Suriye'de kaldığı yıllar boyunca ideolojik eğitim için gönderilen bazı kadınların intihar ettiği, bazılarının da öldürüldüğü iddiaları yıllar sonra ortaya çıktı. Öcalan'ın yakalandıktan sonra yaptığı açıklamalar nedeniyle örgütten ayrılan PKK'nın eski yöneticileri, yazdıkları kitaplarda Öcalan'ın "ideolojik eğitim' adı altında özellikle kadınların yer aldığı grupları, Suriye'ye çağırıp eğittiğini, Öcalan'ı bir tanrı gibi gören kadınların bu sırada uğradıkları taciz ve tecavüz nedeniyle hayal kırıklığı yaşayarak intihar ettiklerini anlattılar.
SURİYE KÜRTLERİ İÇİN TALEPTE BULUNMADI
12 Eylül askeri darbesinden sonraki yıllarda da PKK "Bağımsız Birleşik Kürdistan" amacıyla hareket etti ve Suriye Kürtleri arasında da örgütlendi. Örgütün Türkiye'de eylem yapan grupları içinde her dönem Suriye Kürtleri yer aldı. Öcalan hem Suriye'deki Kürt aşiretlerle hem de bölgedeki Kürt nüfus üzerinde etkisi Suriye rejiminin gözetiminde geliştirirken kimlik hakkı ve mülk edinme hakkı gibi temel hiç bir hakka sahip olmayan Kürt nüfus hiç bir dönem Esad rejimine karşı isyan etmedi, silahlı eyleme girişmedi. Öcalan, 1998 yılında Suriye'yi terk etmesine neden olan Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş'in "Sabrımız taştı" dediği tarihi konuşmaya kadar Suriye istihbaratı El Muhaberat'ın koruması altında yaşadı. Öcalan'ın yıllarca Suriye Kürtleri için Esad rejiminden hiç bir talepte bulunmaması Kenya'da yakalandıktan sonra söylediği 'Demokratik Cumhuriyet' sözleri nedeniyle de eleştiri konusu oldu. Bir çok Suriyeli PKK'lı örgütü terk etti.
EŞİYLE ARASINA HİZİP GİRDİ
Öcalan'ın Suriye'de kaldığı ilk 10 yıl boyunca Ankara'da evlendiği eşi Kesire Öcalan yanındaydı. Ancak Öcalan Suriye hükümetinin verdiği destekle PKK'nın faaliyetlerini ve etki alanını artırdıkça eşi Kesire Öcalan ve örgütün başka önemli isimleriyle arası açıldı. Bekaa'daki Mahsun Korkmaz Akademisi'nde bazı kişilere işkence yapıldığı, bazılarının şüpheli şekilde öldürüldüğü ve Öcalan'a itiraz edenlerin 'Ajan kişilik' denilerek öldürülmesiyle başlayan gerilim, Kesire Öcalan ve destekçilerinin örgütten ayrılmasıyla sonuçlandı. Kesire Öcalan ile aralarında PKK kurucularının da olduğu bir grup PKK-Vejin adlı örgütü kurdu. Ancak Kesire Öcalan, PKK'dan gelen tehditler nedeniyle örgütün faaliyetlerine son verdi ve Avrupa'da gizlice yaşamaya devam etti.
C-4'LÜ BOMBADAN KURTULDU
PKK'nın Suriye'de El-Muhaberat yardımıyla cirit atması ve örgütün burada yönetilmesi nedeniyle, Türkiye Öcalan'a suikast kararı aldığı ve bunun için Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinin yetiştirildiği iddiası ortaya atıldı. Bu iddia Ergenekon Davası'nda da gündeme geldi. Korkut Eken'in suikast amacıyla bir grubu eğittiği ancak daha sonra bu fikirden vazgeçildiği öne sürüldü. 6 Mayıs 1996 tarihinde Şam'da, Öcalan'a yönelik 1 ton C4 patlayıcı ile suikast girişiminde bulunuldu. Öcalan, suikastten yara almadan kurtuldu. Bu suikast girişimini Yeşil Kod Adlı Mahmut Yıldırım'ın Suriye istihbaratı için de çalıştığı iddia edilen Şanlıurfa'daki bir aşiret reisinden yardım alarak gerçekleştirdiği öne sürüldü. Bu olaydan sonra PKK ilan ettiği ateşkesi bozdu.
ÖCALAN İLE AYNI APARTMANDA OTURAN ASKERİ ATEŞE
Ergenekon Davası'nda tanık olarak dinlenen eski MİT Kontr-terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür de Öcalan'ın Suriye'de kaldığı dönemde Genelkurmay İstihbarat Başkanı ile Suriye'deki askeri ateşenin güvensiz olarak adlandırılan bir telefon hattından yaptığı konuşmanın sızması nedeniyle PKK liderinin yakalanmaktan kurtulduğunu iddia etti. Eymür, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Çetin Saner'in, Suriye Elçiliği'ndeki askeri ateşeyi arayarak, "Oraya timleri yolladık. Abdullah Öcalan köpeğini sürükleye sürükleye buraya getirecekler" dediğini anlattı. İddiaya göre Suriye istihbaratı bu konuşmayı dinleyerek Öcalan'a haber verdi. Öcalan da kaçtı. Bu iddianın çok tartışılmasına neden olan başka bir iddia yine Ergenekon Davası'nda gündeme geldi. Öcalan'ın Şam'da kaldığı apartmanda Türkiye'nin askeri ateşesinin oturduğu hatta askeri ateşe ile Öcalan'ın asansör girişinde karşılaştıkları öne sürüldü. Bu iddiayı yıllar sonra Suriye Devlet Başkan Yardımcısı Abdülhalim Haddam da doğruladı ve Suriye İstihbaratı'nın Öcalan'a suikast girişimleriyle ilgili bilgi verdiğini ileri sürdü. Söz konusu askeri ateşenin ise geçtiğimiz dönem MHP'den Milletvekilliği yapan Kürşat Atılgan olduğu iddia edildi. Atılgan. iddiayı sert bir şekilde yalanlayarak reddetti. Atılgan'dan önce Suriye'de görev yapan askeri ateşe Fikret Demirtaş ile Ergenekon sanığı Hasan Atilla Uğur'un isimleri de iddia olarak ortaya atıldı ancak bu iddiaları doğrulayan bir belge ve açıklama gelmedi.
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|
|
|
DİĞER HABERLER |
|
|
|
|
|
|
|