Şöhreti nasıl yakaladığını, aşk hayatını, magazini anlatan Oya Aydoğan yıllar sonra bir itirafta bulundu.. Geçtiğimiz aylarda yaşamını yitiren arabeskin babası Müslüm Gürses’in kendisine aşık olduğunu Oya Aydoğan bakın nasıl anlattı;
İşte o röportajın bir kısmı;
* Jönlerden sana hiç abayı yakan oldu mu?
- Çok aşık olan vardı ama şimdi isim vermek istemem, evli evinde köylü köyünde artık.
* Bırak Hipokrat Yemini etmiş gibi konuşmayı, veriver bir isim.
- İlla söyleteceksin yani. Rahmetli Müslüm Gürses bana çok aşıktı. Film setinde benim peşimi hiç bırakmazdı. Hatta Muhterem Nur’la, birlikte oynadığımız bir filmde tanıştılar. Benden ümidi kesince Muhterem’e ilgisi arttı haliyle. İyi ki tanışmışlar, onlarınki gibi aşk zor bulunur. Neyse konuyu kapatalım, ölünün arkasından fazla konuşmayalım.
* Ses dergisinden önce Milliyet gazetesinin Türkiye Güzellik Yarışması’na girmişsin.
- Süperdim o zaman... Boy 1.67, kilo 57; göğüs 91, bel 60, kalça 91.
* 90-60-90’a ramak kalmış. Jüride kimler vardı hatırlıyor musun?
- Kadir İnanır, Halit Refiğ, Necla Nazır. Bir de rahmetli Abdi İpekçi’yi hatırlıyorum, çünkü kızı Nükhet (İpekçi) bizim sınıftaki en yakın arkadaşımdı.
* Bu yüzden Abdi Bey’den torpil bekliyorsun.
- Beklemez miyim? Nükhet’le öyle can ciğeriz ki, hatıra defterine “Cumartesi pazar günlerinden nefret ediyorum çünkü Oya’yla ayrı kalacağım” diye yazardı. O gece heyecandan dizlerim titreye titreye çıktım sahneye.
* Torpil varken o kadar heyecanlanmaya ne lüzum var?
- Torpil morpil yok canım. Rahmetli bakmadı gözümün yaşına. Kazanamayınca müthiş bozuldum.
* Abdi Bey astığım astık, kestiğim kestik bir tip miydi?
- Yok, kızına çok düşkündü. Düşün ne kadar önemli adammış ki, Abdi İpekçi’nin kızı diye Nükhet’e Fransız hocalar bile ayrı bir ihtimam gösterirlerdi. Ben o zamanlar bu kadar büyük bir gazeteci olduğunu bilmezdim. Nükhet çok sevilen ve şımartılan bir kızdı.
* Abdi İpekçi öldürüldüğünde baş sağlığına gittin mi Nükhet Hanım’a?
- Tabii gittim ama okuldan sonra dostluklar eskisi gibi devam etmiyor, çünkü büyüyorsun. Okuldaki arkadaşlarımdan pek çoğu ile dostluğum bitti. Bir de içlerinden imrenseler bile, kıskançlıktan artist olana hoş gözlerle bakmıyorlardı o zamanlar.
* Başka kimler dahildi okuldaki “çetene”?
- Ceylan Pirinççioğlu ve Sibel Çarmıklı samimi arkadaşlarımdı. Sibel çok akıllıydı, tam inek denilebilecek bir talebeydi. Bütün kopyaları ondan çekmeye çalışırdım ama o göstermez “Sen de çalışsaydın” derdi. Bunun haricinde Candan Kıramer, Berna Gürel ve tabii ki Nükhet en yakınlarımdı.
BEN ÜNÜ AŞKA TERCİH ETTİM
* Nasıl bir erkek mutlu eder seni?
- Setten eve geç saatte dönsem bile beni bekleyen; “Hoş geldin karıcığım, bir sıcak çay içer misin?” diyen bir adam istedim hep.
* Var mı öyle adam etrafta?
- Neredeee... Zaten ünü aşka tercih ettim ben galiba. Normal bir hayatı olan adam çekmez bunu. Mesela dört ay Gelibolu’da bir dizi çektim, kim bekler seni o kadar süre? Haaa, adam evde oturur, masraflarını karşılarsın, belki o zaman olur. Ama ben böyle ilişkileri sevmediğim için aşkı da bulamıyorum.
* İlla paralı bir erkek istiyorsun?
- Yooo, belki beş parasız birini de sevebilirim ama adam benim paramı kabul ederse ona saygı duyamam. Bir gün bunu Bülent’e (Ersoy) söyledim, o da “Çok haklısın” dedi.
BÜLENT VE NUR’LA AYNI EVDE YAŞAYACAĞIZ
* Sana hak vermiş ama boşuna dememişler, “Öğretmenin dediğini yap, yaptığını yapma” diye...
- Olay parada değil, sana saygı duymasında. Seni yurtdışına götüremese bile, yediğin bir yemeğin, içtiğin bir çayın parasını ödemeli. Bülent de o saygıyı arıyor hep. Benim bu camiadaki en yakın arkadaşımdır o.
* Ama küse barışa fermuar gibi olmuş ilişkiniz artık.
- Eee, bazen anlaşamıyoruz işte. Artık bu yaştan sonra da bu küsmelere bir son vermek lazım. Geçen gün üçümüz Nur’da (Yerlitaş) oturuyorduk, “Sonunda hepimiz aynı evde yaşayacağız herhalde” dedik.