AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti Antalya Milletvekili Hüseyin Samani ile birlikte Kumluca Belediye Başkan Adayı Hüsamettin Çetinkaya’ya destek olmak için Kumluca ilçesinde seçim çalışmalarına katıldı. Kumluca Cumhuriyet Meydanında vatandaşlara seslenen Soylu, 30 Mart’ta Türkiye ve Kumluca için çok önemli bir kararın verileceğini söyledi.
Gelecek nesiller için, ülkenin zenginleşmesi, özgürleşmesi, demokratikleşmesi, insanların standartlarının yükselmesi ve dünyada evlatlarımızın yurt dışına çıktığı zaman ‘ben onurlu bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve genciyim’ diyebilmesi için pazar günü çok önemli bir kararın verileceğini belirten Soylu, “Bu karar, Türkiye’nin dünyaya ve etrafımızdaki coğrafyaya vereceği bir mesajdır. Bu karar insanımıza, gençlerimize, emeklimize, kadınımıza, çiftçimize, iş adamımıza ve 21. yüzyılda yeni bir Türkiye’nin kapısını açacaktır” diye konuştu.
Soylu, Türkiye’de eskiden yaşanan hastane çilesinin artık son bulduğunu ifade ederek şöyle konuştu.
“Eskiden insanlar ambulansın evine gelmesi için hastaneye telefon açıyordu. ‘Eşim hamile ne olursun çabuk gelir misin’ diye. Telefonun diğer tarafındaki soğuk ses bize şunu söylüyordu: ‘kusura bakmayın mazotumuz yok, gelemiyoruz’. Çünkü bu ülkede alın terinizin karşılığı, sizin vergilerinizle devletin Hazinesine giden her 100 liranın 86 lirası faiz lobisine gidiyordu, insanımıza gelmiyordu. Şimdi biz her 100 liranın 15 lirasını faize ayırıyoruz. O bile bizim ağırımıza gidiyor. Ama 71 lira bu ülkenin insanı, altyapısı, bu ülkenin yarınlara daha huzurlu bir şekilde ulaşması için insanına gencine, üniversitesine, öğrencisine, çiftçisine, işçisine, ülkemin insanının hayat standardının yükseltilmesine harcanıyor. Buna tahammül edemiyorlar. Dün, o ambulans gelmezken bugün telefon açıldığında ‘annemin acilen üniversite hastanesine gitmesi gerekiyor’ denildiğinde bu devlet faiz lobisine mahkum olmadığı için 17 bin 500 insanına helikopter ambulansla sahip çıktı”
KARA TAHTALARDA EĞİTİM GÖRÜLÜRDÜ
Eskiden gençlerin ve çocukların kara tahtalarda eğitim gördüğünü hatırlatan Soylu, artık çocukların akıllı tahtalarla daha modern ve iyi bir eğitim aldıklarını belirtti.
Soylu, 30 bin laboratuvar, 30 bin bilişim teknoloji sınıfıyla yurt dışına çıkan gençlerin gelişmiş ülkelerin gençleriyle rekabet ettiğinde kompleks duymadan, öz güvenleri arşa varacak şekilde yetiştiğini vurguladı.
Bu ülkede çocukların 7 yaşında okula verildiğini, gelişmiş ülkelerde ise çocukların okula 3 yaşında başladığını anımsatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizi öyle bir kandırdılar ki, çocuklarımızı eğitimden 7 yaşına kadar uzaklaştırmak için her şeyi yaptılar. Şimdi ülkemizin yarısına yakını 3 yaşında başlıyor. Bütün dünyaya meydan okuyacak bir yeni nesil geliyor. Bu ülkede 79 yılda, 76 üniversite yapıldı. AK Parti, 12 yılda 100 üniversite ilave etti. Şimdi bu ülkenin 176 üniversitesi var.”
28 ŞUBAT SÜRECİ
28 Şubat sürecinde yeşil, kırmızı, beyaz sermaye diye Türkiye’de şirketlerin fişlendiğini ve kamu bankalarından da hileli kredi kullanıldığını hatırlatan Süleyman Soylu; “Birileri o eski Türkiye’yi istiyor. O güzel insan, uzun adama o yüzden bunları yapıyorlar. Aynı şeyi Menderes’e, Demirel’e, Özal’a, Erbakan’a da yaptılar. Ama bu defa sert kayaya çarptılar” dedi.
KILIÇDAROĞLU AYNAYA BAK HIRSIZI BULURSUN
O dönemlerde bankalardan 40 milyon dolar hortumlanarak ülke insanının üzerine yük bindirildiğini anlatan Soylu, şunları kaydetti:
“O paraları bu ülkenin insanı ödedi. Şimdi 28 Şubatçılarla ortak olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ortalıkta gezip hırsız arıyormuş. Buradan Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum; bir yerde hırsız aramana gerek yok, aynaya bak hırsızı bulursun."
Onların iftira attığını, şantaj yaptığını belirten Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Onlar ülkenin yarınlarını büyük Türkiye’yi, zengin Türkiye’yi özgür Türkiye’yi engellemeye çalışıyorlar. Bu ülkede askere gidenler çok iyi bilirler, bize askerdeki tanklara elimizi sürdürmezlerdi. Bozulur parçası gelmez, bunun hesabını veremeyiz diye. Çünkü elimizi açmıştık, başka ülkelerden alıyorduk. Ama şimdi milliyetçilikten bahseden dostlara söylüyorum. Artık, üreten bir milliyetçilik, ülkesini ve topraklarının değerini artıran bir milliyetçilik, insanının standartlarını yükselten bir milliyetçilik, bayrağını ve pasaportunu dünyanın her yerinde itibarlı hale getiren bir milliyetçilik, parasını kıymetli yapan bir milliyetçilik var.”
Soylu, Türk mühendislerinin milli projeler ile kendi tankını kendisinin yaptığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
“Bütün dünya bizim ‘Altay’ tankımızı almak için sıraya girdi. Bir taraftan savaş gemisi, bir taraftan bütün dünyanın bizden almak istediği ‘Cirit füzemiz’, bir taraftan ‘Atak helikopteri’. Eskiden uydu kiralıyorduk. O uydular üzerinden istihbaratımızı ve güvenliğimizi sağlamaya çalışıyorduk. Şimdi o eski Türkiye geride kaldı. Şimdi ay yıldızlı patentiyle Sayın Başbakanımızın katıldığı törende ‘Göktürk’ uydumuz semalarda. Sınırlarımızın güvenliği için İsrail’den heron almıştık. Bozuldu geri gönderdik ve ‘ne olursunuz çabuk geri gönderin parasıyla aldık biz sizden bunu’ dedik. Bir yıl bizim kınalı kuzularımızın tehlikeye girmesi ve o sınırların gözetlenmesini engellemeye çalıştılar.”
ANANAS HOLDİNG'DEN BAHSEDİYORUM
Paralel yapının neredeyse vatana, millete ihanet etme noktasına geldiğini anımsatan Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu ülkeyi, bu devleti birileri sahipsiz sanıyor. Buradan bu devleti sahipsiz sananlara söylüyorum. Bu devlet, bu topraklarda bin yıldır var. Kendi anlayışıyla, geleneğiyle, millete olan sadakatiyle beraber var. Bu devlete sızmaya çalışanları bu devlet kusar. O paralelciler var ya o paralelciler, onların şantajları, onların montajları, bize vız gelir, tırıs gider. Bu vatanı sahipsiz sandılar. Ananas Holding'den bahsediyorum, neymiş kukla bir hükümet, kukla bir devlet, kukla bir siyaset isteyecekler. Millet hükümete oy verecek, o zaman ne oldu eski derin devlet, niye kızıyorduk biz onlara. Neden onların yaptıkları tuzaklara kızıyorduk. Yargıtay isteyecekler, Danıştay isteyecekler, Milli İstihbarat Teşkilatı’nı isteyecekler, bizim Anadolu’da ona ne derler biliyor musunuz ‘anan güzel mi’ derler.”