Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, bugün, Cumhuriyet Meclis’inde düzenlediği basın toplantısında, hükümetin ekonomik pakete dayalı olarak hazırladığı yasa tasarılarını ilgili komitelere geri çekmesinin bir “aldatmaca” olduğunu savunarak, TDP’nin bu oyuna gelmeyeceğini açıkladı.
Çakıcı, temel istemlerinin, ekonomik paketin tümden geri çekilmesi olduğunu, bunun, başta Sendikal Platform olmak üzere tüm toplumsal muhalefetin istemi olduğunu anlatarak, bu nedenle partisinin komitelere katılarak tasarılarla ilgili görüş vermeyeceğini bildirdi.
Çakıcı, “Kıbrıs Türk halkının talebinin, ilgili yasa tasarılarının komiteye geri çekilmesi değil, bu tasarıların hazırlanmasına neden olan ekonomik paketin tümden geri çekilmesi olduğunu, bunu bir bütün olarak meydanlarda, parlamentoda haykırdığını” öne sürerek, paketin küçük bir bölümünü oluşturan bu tasarıların yasalaştırılmasının UBP Hükümeti’ne paketi uygulamayla ilgili onay vermek anlamına geleceğini kaydetti.
Mehmet Çakıcı, “hükümeti, bazı muhalif partilerin de yardımıyla ekonomik pakete yönelik var olan ve yasa tasarıları bağlamında yükselen direniş hareketini bastırmaya çalışmakla” suçlayarak, “TDP, bu oyuna gelmeyecektir. TDP, UBP Hükümeti’ne bir şekilde koltuk değneği olmak yerine, direniş hareketini kararlı bir şekilde sürdürmek gerektiğine inanmaktadır” dedi.
Çakıcı; uzlaşma arayışı yerine hükümetin istifaya zorlanması gerektiğini öne sürerek, bu bağlamda tüm parti, sendika, sivil toplum örgütleriyle toplumsal muhalefetin topyekün direniş hareketi içinde olması gerektiğini savundu.
Çakıcı, UBP’nin yalan söyleyerek hükümet olduğunu savunarak, hükümetin bu yasalarla ilgili olarak halktan onay almadığını öne sürerek, bu nedenle UBP’nin ya derhal erken genel seçime gitmesi, yada bu yasa tasarılarıyla ilgili referandum yapmasını istedi.
TDP’nin, Kıbrıs Türk halkının böyle bir hükümeti hak etmediğini düşündüğünü anlatan Çakıcı, “Bazı muhalefet partilerinin de dayatma paket doğrultusunda uygulanan bu yasalarla ilgili samimiyetsiz olmasını ve ikircikli davranış sergilemesini” eleştirdi.
Mehmet Çakıcı, “Dönem, kişisel ve partisel menfaat dönemi değil, hep birlikte Kıbrıs Türk halkı adına mücadele dönemidir” ifadesini kullanarak, ülkede yaşanan sorunun sadece ekonomiyle sınırlı olmadığını kaydetti.
“TEMEL SORUNUMUZ…”
“(Sorunumuz) kendi kültürünü, sosyo - demografik yapısını, kimliğini devam ettirme ve kendi kendini yönetme anlayışını da içerecek şekilde bir programın hazırlanmasıdır. TDP olarak yerel özelliklerimizi gözeterek UMUT Projesi isminde kendi projemizi hazırladık” diyen Çakıcı, projelerini herkesle tartışmaya ve geliştirmeye açık olduklarını belirtti.
Çakıcı, “temel sorunun; Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönettiği demokratik ve sivil bir düzende, kendi ayakları üzerinde duran, sürdürülebilir bir ekonomik yapıda ve Avrupa Birliği (AB) standartlarında bir yaşama ulaşmak olduğunu” kaydederek, bu amaçla kendi önleminin Kıbrıs Türk halkı tarafından hep birlikte alınabileceğini söyledi.
VAROLUŞ MÜCADELESİ
Kıbrıs Türk halkının savaşlara, çatışmalara, göçlere ve çok “büyük” zorluklara karşın var olma mücadelesini yıllarca başarıyla sürdürdüğünü anlatan Mehmet Çakıcı, bugün çözümsüzlük koşullarının en çok Kıbrıslı Türkleri olumsuz etkilediğini savundu.
“Tanınmayan devlet yapımızdan kaynaklanan izole yapımız ve kötü yönetimler neticesinde kangrene dönüşen düzenimiz, Kıbrıs Türk halkının layık olmayan bir düzende yaşamasına neden olmaktadır. 1974’ten sonra Kuzey Kıbrıs’ta kontrolsüz bir şekilde yapılan vatandaşlıklarla artan nüfus, partizan anlayış, adaletsiz uygulamalar, verimsiz ve disiplinsiz kamu yapısı, çiftlik olarak görülen Kamu İktisadi Teşekkürleri (KİT)’ler, yasa dışılık, kayıt dışı ekonomi gibi uygulamalar sürdürülebilir olmayan bir devlet yapısının oluşmasına neden olmuştur. Özellikle devlet olanaklarının hesapsız, plansız, sistemsiz ve pervasızca harcanması, giderek büyüyen bütçe açıkları oluşmasına ve her gün daha çok Türkiye’ye bağımlı hale gelmemize neden olmuştur” diye konuşan TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, tüm bunlara, devletin temel kurumları olan Polis, Sivil Savunma, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Merkez Bankası gibi kurumların Kıbrıslı Türklerin yönetiminde olmamasının da eklendiğini hatırlattı.
Çakıcı, “KKTC’nin bugüne kadar gelmiş geçmiş ve halen devam eden kötü yönetimler nedeniyle içinde bulunduğu ekonomik zorlukları aşamadığını” kaydederek, Türkiye ile imzalanan 5 Kasım 2009 tarihli “Kamu’nun Etkinliğinin ve Özel Sektörün Rekabet Gücünün Artırılması Programı”nın uygulanmasıyla ülkede emekçilerin tüm kazanımlarının geriye götürüldüğünü, götürülmeye devam edildiğini savundu.
Ülkedeki ekonomik sorunun, dünya ve Türkiye hükümetleri işbirliğiyle uygulanan ekonomik yaptırımlardan kaynaklandığını iddia eden Çakıcı, “bunun çözümü için de Kıbrıs Türk halkının kendi öz varlıklarının özelleştirme adı altında satılması olarak dayatılmasını” eleştirdi.
Mehmet Çakıcı, halkın şu an uygulanan ekonomik paketi kabul etmeyerek paketin tümüyle geri çekilmesini talep eden mücadele başlattığını anlatarak, “Kendi halkına ihanet içinde bulunan ve yalanlarla başa gelen UBP Hükümeti, bu paketi ısrarla yürürlüğe koymaya devam etti” dedi.
Hükümetin en son “İhtiyat Sandığı parasını kesen, Sosyal Sigortalar Yasası ile emeklilik yaşını uzatan ve dulun maaşını kesen, Af Yasası ile de ülkede yaşayan kaçaklara 5’inci kez af getirerek, hazırladığı vatandaşlık yasası ile kaçaklara dahi vatandaşlık sürecinin önünü açan yasalar getirerek paketi uygulamaya devam etme kararlılığında olduğunu gösterdiğini” iddia eden Çakıcı, buna karşı direndiklerini ve direnmeye devam edeceklerini söyledi.
İMAM HATİP LİSESİ
TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, sorunları, eksikleri olsa da ülkedeki eğitim sisteminin laik bir eğitim sistemi olduğuna işaret ederek, hükümetin imam hatip lisesi açma karırının laik eğitim sisteminin koruduğu 18 yaş altı çocuklara zarar vereceğini anlattı.Çakıcı, “böyle bir okul açılmasına onay veren ve kendisine Ulusal diyen bir partinin bundan utanması gerektiğini, bundan sonra kendisine ulusal değil dinci bir parti demesini” istedi.
Mehmet Çakıcı, imam hatip lisesi açılmasının laik eğitim ve Kıbrıs Türk kültürüne aykırı bir durum olduğunu ifade ederek, böyle bir okulun açılmasına karşı olduklarını, kendileri hükümete gelmesi halinde açılmış olsa da imam hatip lisesinin kapatılacağını söyledi.