40 yılda 100'den çok beste yapan, 65 albüm çıkaran müzik ustası Okay Temiz, çocukluk yıllarını geçirdiği bin dönümlük çiftliği unutamıyor. Satıldığı için çok pişman olan Temiz, bugün hâlâ arazileriyle ilgili hayal kuruyor: "Kızıyorum cendime. Orası yine çok değerli. Büyük bir golf oteli yapılırdı"
Türk folkunu Batı cazıyla birleştiren ünlü bir müzisyen. Dünyaca ünlü bir ritim ustası. Aynı zamanda Devlet Sanatçısı... Okay Temiz'in müzik kariyeri, başarısını yansıtan anlamlı unvanlar ve imza attığı sayısız ilkle dolu. Devlet Konservatuvarı'nda bir yıl okuduktan sonra caz çalarken yakalandığı için atılan ama 40 yıla 65 albüm ve 100'den çok beste sığdıran usta bir sanatçı olan Temiz, "Ben topraktan aldığım enerjiyle 'ben' oldum" diyor. Çocukluğunu Çatalca'daki Menekşe Çiftliği'nde geçiren Temiz'in de İstanbul'un eski sahiplerinden olduğunu öğrendiğimde kapısını çaldım. 12 yıl önce kurduğu Kuledibi'ndeki Ritim Atölyesi'nde buluştuk; bin dönümlük araziyi nasıl çekip çevirdiğini dinledim. Temiz, "Orada, çocukken büyük adam oldum" dediği çiftliğinin hikâyesini şöyle anlatıyor:
TRAKTÖRE KONSANTRE OLUP OKULU UZATTI
"1939'da İstanbul Haseki'de doğdum. Annem Naciye Hanım, paşa kızı. Babam Şevket Bey de asker. Ama bir gün geliyor ve askerliği bırakıyor babam. Yanlış hatırlamıyorsam 1946'da Çatalca'da bin dönümlük bu çiftliği alıyor Bir yanında Hamidiye Köyü, bir yanında da Mimarsinan var. Adı da Menekşe Çiftliği. İlkokul 3'üncü sınıfa kadar Bahşayış Köyü'nde okudum. Daha doğrusu, okul da yoktu, sıra da... Camide, yerlerde ders yapıyorduk. Çiftliğe geçtikten sonra Çatalca'da okula gitmeye başladık. İlk ortaokulu burada bitirdim. Ama ortaokulda takıldım 2 sene.
3 yıllık okul 5 senede bitti. Devamsızlık ve dikkatsizlikten... Çünkü ben hep traktör üzerinde, tarla sürerek, amele taşıyarak, tarladaki parazitleri ayıklayan köylü kızlarını taşıyarak geçirdim vaktimi. Bütün konsantrem traktör kullanmaktı. Hayatım tarım ve hayvancılıkla geçti o dönemde."
'DÖRT DÖRTLÜK İŞ KURDUK AMA BÜYÜK AİLE LAZIMDI'
O dönemin şartlarında titizlikle çiftliğe çok modern bir sulama tesisi kurduklarını söyleyen Temiz, "En verimli mahsul olan pancarların sulanması için özel pompalar bile getirttik" diyor. Pancar dışında ayçiçeği, mısır, kavun, buğday, yulaf ve arpa da ektiklerini anlatan Temiz'e göre dört dörtlük bir çiftlik yapmışlar. Fakat burayı gerektiği gibi işletebilmek, çiftçilik yapabilmek için büyük aile olmak gerekiyormuş o zamanlar.
Temiz, sonunda çiftliğin satılmasına karar verildiğini belirtiyor ve durumu özetliyor: "O kadar çok kavunumuz oluyordu ki, satamıyorduk! Artık kırıp ineklere veriyorduk. Ama böyle çiftçilik yapabilmek için büyük aile olmak lazım o zamanlar. Bizde bir tek ben vardım. Kardeşim küçüktü henüz. Biraz siyasi meseleler de girdi işin içine. Annem çok yoruldu bir de.
'Satalım Şevket, yeter' dedi. Satıp Ankara'ya gittik. Orada 2 daire aldı babam. 14 bin liraya almıştı çiftliği. 1957'de 80 bin liraya sattık. Şimdiki akıl olsa sattırmazdım tabii. Hata ettik. Orası yine çiftlik olarak bence çok değerli. Onun da ötesinde golf sahası olabilir. Büyük bir otel yapılabilir. Arazisi uygun. Diğer tarafından da su geçiyor. Yani çimler için de elverişli. Çok güzel bir golf yatırımı olurdu. Ben çok pişmanım. Kızıyorum kendime. Oğlumun bugünkü yaşındaydım o zaman. " Biz sattıktan sonra orayı bir Yahudi girişimci aldı. Arazinin üzerine bir domuz çiftliği kuruldu. Birkaç yıl içinde de kapattı. Salça fabrikası kuruldu ardından ama o da kapandı. Bugün arazi boş. Birkaç ev var üzerinde."
TOPRAKTAN İLHAM ALDIM ÇİFTÇİLİKTEN CAZA GEÇTİM
Konservatuvar macerasından sonra istanbul'a dönen Okay Temiz, ilgi duyduğu müzik türüne yönelmiş. Temiz, "Kartpostallardan ilham alıp imkânsızlıklar içinde, büyük istekle çalıştım" diyor. Sonra, Ankara'dan iş teklifleri gelmiş. En önemli kulüp ve restoranlarda dans müziği çalmış. Bir-iki yıl içinde çok iyi davulcu olmuş. 1967'de caz öğrenmek için Danimarka'ya gitmiş. 3 ay sonra isveç'e geçip yıllarca burada yaşamış ve Avrupa çapında bir sanatçı olmuş. Temiz, yeteneğini doğal yaşamdan gelen enerjiye bağlıyor ve şöyle diyor: "İsveç'te orman içinde bir ev buldum. Geçmişteki hayatıma çok uyumluydu. Bu, beni çok bağladı oraya. En güzel bestelerimi yaptım. Çatalca'da aldığım toprak ve çimen kokusu, çocukluğumu doya doya yaşamam... Topraktan aldığım enerjiyle 'ben' oldum. Gerçi çocukken büyük adam oldum, ciddi işlere girdim Ama toprak bana ilham verdi. Çiftçilikten caza geçtim."
'Caz müzik çaldım okuldan kovuldum'
"Ben çiftliğin satıldığı sene Ankara Devlet Konservatuvarı'na girdim. Annem de musiki mezunu Müzik genlerim annemden geliyor. Babamdan da mekanik geni almışım. Konservatuvarda 1 yıl okudum, caz çalarken yakalanıp atıldım. Çünkü klasik müzikten başkasını dinlemen yasak. Ama şimdi senfoni dahil bir sürü orkestra benim cazımsı, Afrikamsı parçalarımı çalıyor. 2 nota çaldım diye kovulmuştum. Yasaklar Türkiye'de çok sıkıydı."Habertürk