Yeni yayımlanan Wikileaks belgeleri Türkiye ile Rusya arasında gerilime yol açabilir.
ABD'nin Madrid Büyükelçiliği'nden Washington'a geçilen 8 Şubat 2010 tarihli belgede Rusya'nın PKK'ya silah sattığı iddiası yer alıyor.
İddianın sahibi ise Rus mafyasının Avrupa'daki faaliyetlerini soruşturan İspanyol savcı Jose Grinda Gonzales. Madrid'deki ABD Büyükelçiliği'nde görevli diplomatlarla görüşen Gonzales, Rusya'yı bir mafya devleti olarak tanımlıyor ve Rus hükümetinin organize suç örgütleriyle yakın bağları olduğunu söylüyor.
Belgeye göre Gonzales, Amerikalı diplomatlara Moskova'nın suçüstü yakalanmamak için kirli işlerini organize suç örgütlerine yaptırdığını anlatıyor.
İspanyol savcı, buna örnek olarak Moskova'nın Türkiye'deki Kürt gruplara Rus mafyası aracılığıyla silah satmasını gösteriyor. Savcı, Rusya'nın bunu Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için yaptığını iddia ediyor.
PKK'ya silah satışını halen İspanya'da tutuklu olan Rus mafya lideri Zahary Kalaşov'un yaptığı ileri sürülüyor.
Moskova-Ankara hattında gerilime yol açabilecek bu belgeyi yorumlayan İsveçli güvenlik uzmanı Svante Cornell, Rusya'nın Türkiye'nin Çeçen militanlara yardım etmesini engellemek için PKK'yı koz olarak kullandığı yorumunda bulundu. Cornell, Sovyetler Birliği'nin de 1980'li yıllarda PKK'ya destek verdiğini hatırlattı.
TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ
WikiLeaks’te yayınlanan yeni begeler de Türkiye’yi yakından igilendiren başka konular da var. Paris kaynaklı 26 Haziran 2007 tarihli “Gizli” kodlu belgede göre ABD Dışişleri Müsteşarı William Burns’le Fransa Dışişleri Bakanlığı Siyasi Direktörü Gerard Arnaud görüşmesinin detayları yer aldı. Görüşmede Burns PKK’nın o dönemde açıkladığı eylemsizlik kararı ve Irak’taki sınır ötesi operasyon değerlendirmeleriyle ilgili bilgi verirken, Arnaud, Sarkozy ve Levitte’in Türkiye’yle olan tansiyonu düşürmek için bir teklif hazırladığını söyledi.
Türkiye için “imtiyazlı ortaklık” seçeneğinin ilk kez dile getirildiği bu teklife göre Fransa müktesebatın 35 başlığından 31’ihem Türkiye’ye hem üye ülkelere, geri kalan dört başlık ise sadece üyelere uygulanacaktı. Levitte ayrıca Sarkozy’nin Türkiye ziyaretinde Fransa Senatosu’nda tartışılan “Ermeni Soykırımı” tasarısının ölümünü garantileyeceğini de söyledi.
‘TREN KAZASI’
12 Aralık 2006 tarihli bir başka belgeye göre ise Avrupa’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried ile Cumhurbaşkanlığı Diplomatik Danışmanı Maurice Gourdault-Montagne arasındaki görüşmede bir Rusya ile ilişkiler ve Kosova sorunu gibi konuların yanı sıra Türkiye-AB ilişkileri de konuşuldu.
Fried’in Gourdault-Montagne’a “Türkiye ile AB arasında bir tren kazasından kaçınmak için nasıl bir plan yapıyorsunuz?” sorusunu yöneltmesi üzerine Fransız diplomat, Fransa’nın Türkiye’yi desteklediğini ancak Türkiye’nin AB’nin kurallarına göre oynaması ve taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğini söyledi. Annan Planı için yapılan referandumda “hayır” çıkmasının AB’nin suçu olmadığı, bunun Ankara Protokolü’nü uygulamaya koymak için bir bahane olmadığı belirtildi. Türkiye’nin bir jest olarak protokolü uygulamasının çok önemli olduğunu belirten Gourdault-Montagne, Erdoğan MErkel’e “Daha fazla jest yapmayacağız” demiş olsa da Türklerin daha önce defalarca yaptıkları gibi son dakikada bir yol bulacaklarını umduğunu belirtti.
Fried ise AB’nin Ankara Protokolü’nün uygulanmasıyla ilgili yargılarında tek taraflı olmaması ümidini dile getirdi ve Gourdault-Montagne’a AB’nin de kendi taahhütlerini yerine getirmediğini söyledi. (Gourdault-Montagne bu iddiayı şiddetle reddetti.) Fried Türkiye’nin stratejik öneminin çok büyük olduğunu da sözlerine ekledi.
MUHALEFETE TÜRKİYE ELEŞTİRİSİ
Fransa Sosyalist Partisi Genel Sekreteri François Hollande’ın büyükelçilere verdiği davette, AB’nin geleceğiyle ilgili değerlendirmelerinde de Türkiye tartışmaları kendine yer buldu. Hollande’ın AB sınırlarının yeniden değerlendirilmesi ve birliğin nereye kadar genişleyeceği konusunda AB içinde bir karar alması gerektiği ifadeleri üzerine, davete katılan birçok isim Hollande’ın bu koşullar altında Türkiye yanlısı tavrını yeniden değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Fransa seçimleri öncesi Nicolas Sarkozy ve Segolene Royale’in dış politika yaklaşımlarını karşılaştıran bir raporda ise Sarkozy’nin ABD’nin “finosu” yaklaşımı gütmeyeceğinin en önemli örneği olarak Washington’ın desteğine karşın Türkiye’nin AB üyeliğine muhalefet edeceğini söylemesi verildi.
ASIL SORUN ALMANYA VE İSPANYA
Türkiye-AB ilişkileri konusu sadece Paris’te değil Brüksel de gündemin önemli maddeleri arasında yer alıyor. Avrupa Komisyonu’nun Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Chris Patten’la yapılan bir görüşmenin 28 Nisan 2004 tarihli raporuna göre Patten, Komisyon içinde Türkiye’nin üyeliğine en fazla destek veren ismin kendisi olduğunu söyledi.
Olayın teknik boyutlarını değerlendirerek konuşan Patent, Komisyon’un üyelik müzakerelerini başlatmaktan başka bir seçeneği olmadığını ancak Avrupa’daki siyasi ortamın Türkiye’nin üyeliği için uygun olmadığını söyledi. Patent sorunun “kafasına göre politika değiştiren” Chirac olmadığını Almanya ve İspanya’daki muhafazakar partilerin muhalefeti olduğunu belirtti.
ANKARA-MOSKOVA HATTINI KARIŞTIRACAK İDDİA!
WikiLeaks belgeleri bu kez Ankara ile Moskova’nın arasını açabilecek yazışmaları ortaya çıkardı. Madrid’teki Amerikan Elçiliği'nden Washington’a gönderilen telgraflara göre, Kremlin ve Rus istihbaratı PKK’ya Rus mafyası üzerinden gizlice silah gönderdi.
İngiliz The Guardian gazetesinde yayımlanan WikiLeaks belgelerine göre, Rus hükümeti ve istihbaratı, silah kaçakçılığı gibi “kirli" işlerde Rus organize suç gruplarını kullandı.
Söz konusu iddia ilk kez, Rus mafyasının Avrupa’daki faaliyetlerini soruşturan İspanyol Başyargıç José Pepe Grinda Gonzalez tarafından gündeme getirildi.
Başyargıç Gonzalez 13 Ocak 2010 tarihinde Amerika’nın Madrid Büyükelçiliği görevlilerine Rus mafyası ile Kremlin ve Rus istihbaratı arasındaki bağlantı üzerine brifing verdi.
Madrid Büyükelçiliği’nden Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen telgraflara göre, Rusya’nın “gerçek bir mafya devleti" haline geldiğini ileri süren Gonzalez, Rus gangsterlerin Kremlin ve Rus istihbaratından yakın destek ve koruma gördüğünü söyledi.
Moskova’nın “üstlenmek istemediği" ya “da suçüstü yakalanma riskinden kaçınmak istediği" kirli işlerde organize suç gruplarını kullanma stratejisi izlediğini söyleyen İspanyol başyargıç, “Türkiye’yi de stabilize etmek için" Rus mafyası aracılığıyla PKK’ya silah yardımı yapıldığını öne sürdü.
Gonzalez, 2009 yılında Arktik Denizi’nde meydana gelen esrarengiz bir gemi kaçırma olayının da bununla bağlantılı olduğunu iddia etti.
İspanyol başyargıç, PKK’ya silah sattığı ortaya çıkan ve halen İspanya’da tutuklu bulunan Rus mafya lideri Zahary Kalaşov’un da Türkiye’yi de stabilize etmek üzere Rus istihbaratı tarafından kullanıldığını ileri sürdü.
The Guardian, söz konusu iddiaların muhtemelen Ankara’yı kızdıracağını yazdı.