Mövenpick Otel'deki Bab-ı Ali Toplantıları'nın 100. onur konuğu olarak katılan Bakoyanni, iki ülke arasında atılacak en önemli adımlardan birinin, Meriç Nehri'nin sellerini engelleyecek bir anlaşma olduğunu söyledi.
Yunan halkının özellikle son krizden sonra gözlerini Türkiye'ye çevirdiğini ifade eden Bakoyanni, Türkiye'nin geçmişte ekonomik kriz atlattığını, IMF evresinden geçtiğini ve son krizden büyük bir güçle çıkmayı bildiğini belirtti.
Türkiye adının ülkesinde sıkça zikredilmeye başlandığını anlatan Bakoyanni, ''Türkiye, özellikle son yıllarda sürekli modernizasyon yaşayan, dünyanın 15. büyük ekonomisi haline gelen ve çok hızla büyüyen orta sınıfa sahip olan bir ülke. Kendisini Avrupa ile bütünleşmeye adamıştır. Güçlü bir sanayi tabanı, modern bir turizm sektörü ve hatırı sayılır önemli bir altyapı oluşturmuş ülkedir. En önemlisi eğitimi çok geliştirmiştir'' diye konuştu.
Her iki ülkedeki depremlerden sonra yaşanılan yakınlaşmanın son derece önemli gelişmelere yol açtığını ifade eden Bakoyanni, Yunanlıların Türkiye'nin hem ekonomik hem de toplumsal olarak gösterdiği önemli ilerlemeyi takdir ettiğini belirtti.
KIBRIS MESELESİ
İki ülke halkının, Türkiye ve Yunanistan arasında var olan sorunların ortadan kaldırılması noktasında büyük destek verdiğini vurgulayan Bakoyanni, şöyle konuştu:
“Aramızda bölünmeye yol açan en kilit nokta Kıbrıs. Bu yüzden 1950'den sonra gerilimler yeniden artmıştır. Adada her iki toplumun genel olarak tatmin olacağı nihai ve adil bir çözüm, geri kalan ayrılıklara da bir çözüm olanağı sağlayacaktır. Demokratik İttifak Hareketi'nin lideri olarak Kıbrıs'ı ziyaret ettim. Ve Hristofyas'ın, hükümetinin ve Kıbrıs'taki birçok siyasi gücün kapsamlı bir anlaşmaya vararak, Kıbrıs sorununu çözme konusunda bir iradeye sahip olduğunu gördüm. Bu noktada şunu belirtmek gerekiyor. Doğal olarak Sayın Eroğlu'nun sert bir programla Kıbrıslı Türklerin lideri seçilmesi işleri kolaylaştırmıyor. Kıbrıslı Rumlar, politik ve ekonomik bağımsızlıklarını Yunanistan'a karşı sağlamışlardır. Hatta Yunanistan'dan daha da müreffehtirler. Kıbrıs Türk toplumu ise ekonomik ve politik bakımdan Türkiye'ye tamamıyla bağımlı durumdadır. Türkiye aynı zamanda adada güçlü bir askeri varlık sürdürmektedir. Dolayısıyla ülkeniz aslında Kıbrıslı Türkler üzerinde bir etki sahibidir. Nihai bir çözüm için Sayın Eroğlu'nu daha uzlaşıcı bir tutuma teşvik edebilirsiniz.''
KITA SAHANLIĞI SORUNU
Ege Denizi'nin iki ülke arasında işbirliği denizi olması gerektiğini belirten Bakoyanni, kıta sahanlığı sorununu değerlendirirken, şöyle konuştu:
“Ama Yunanistan topraklarının üçte birinin adalardan oluştuğu gerçeğini görmezden gelerek sorunlarımızı çözemeyiz. İlerlemek için artık zaman geçiyor. Hızla ve kararlılıkla kıta sahanlığı sorununa bir çözüm bulmalıyız. Ona bağlı olan sorunlara bir çözüm bulmalıyız ve bunu da her iki taraftaki gerçeklikleri göz önünde bulundurarak yapmalıyız. Mayıs ayından beri bu konuda 5 kere görüşüldü. Ama bir siyasi anlaşmaya ulaşılamazsa Yunanistan ve Türkiye, bütün uygar ülkeler gibi bu sorunun kesin bir çözümü için uluslararası mahkemeye gitmelidir. Son aylarda atılan adımları olumlu karşılıyoruz. Gerçekten Sümela Manastırı'nda patrikliğin ayin yapmasına izin verilmesi ve daha sonra bölgedeki insanların dua için gelenlere kucak açışlarını görmekten çok etkilendim. Bence halkın böyle davranması, hükümetin tutumundan da önemli. Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki kısır döngünün giderilmesi gerekiyor. Türkiye başından beri tam üyelik istiyor, Yunanistan da Türkiye için sadece bunu düşünmektedir.”