TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, İstanbul'da protestocu öğrencilere müdahaleye ilişkin ilk görüntü ve bilgilere göre ''polisin yetkisini orantılılık ve ölçülülük içinde kullanmadığı izlenimi uyandığını'' ifade ederek, istenen belgeler incelendikten sonra yeniden değerlendirme yapacaklarını bildirdi.
Üskül, yaptığı yazılı açıklamada, ulusal ve uluslararası mevzuata göre herkesin önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu kaydetti.
Demokratik toplumlarda, barışçıl toplantı ve protesto hakkının amacına uygun kullanıldığı sürece korunan bir hak olduğunu belirten Üskül, ''Ancak, bu hakkın olay çıkarmak, şiddet uygulama ve terörü övme amacıyla kullanılıyor olması veya kullanılmak istenmesi durumunda bu hakkı sınırlandırmak kanun çerçevesinde mümkündür. Yine bu hakkı kullananların kanuna aykırı bir gösteri yürüyüşü yapmaları halinde bu kişilerin zor kullanma yetkisi içinde dağıtılması da kolluğun görevidir'' değerlendirmesinde bulundu.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'ndaki ''Toplantı veya gösteri yürüyüşünün dağıtılması'' ile Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'ndaki ''Zor Kullanma'' başlıklı hükümleri hatırlatan Üskül, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Ancak, burada tartışılması gereken konu; kolluğun bu yetkisini kullanırken bu yetkiyi kanunun verdiği ve aradığı şartlar içinde kullanıp kullanmadığıdır. Komisyonumuz da incelemelerinde ağırlıklı olarak buna dikkat etmeye çalışmakta ve bu konuya yoğunlaşmaktadır.
Kolluğun kanunsuz gösterileri dağıtmak için kanunun kendisine tanıdığı 'zor kullanma yetkisini' kullanması şüphesiz bir ihtiyaçtır ancak sınırsız değildir. Zor kullanma yetkisi kullanılırken polisin görevini yaparken direnişle karşılaşması, bu direnişi kırmak amacıyla bu yetkisini kullanması ve bu direnişi kıracak ölçüde kullanması gerekir. Yani kullanılan güç hem orantılı olmalı hem de amaçlanılan hedefle orantılı olarak ölçülülük içinde olmalıdır.''
İSTANBUL'DAN GÖRÜNTÜ VE BİLGİ İSTENDİ
Zafer Üskül, açıklamasında şunları kaydetti:
''Elimizdeki ilk görüntü ve bilgilere göre, İstanbul'da meydana gelen öğrenci olaylarında göstericilerin herhangi bir bildirimde bulunmadan ve kanunen belirlenmiş olan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak yerler ve meydanların dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü yapması, toplantının kanuna aykırı olduğu ile polisin görevini yerine getirirken göstericilerin dağılmayarak direniş gösterdikleri ve polisin zor kullanma yetkisinin doğduğunu da kabul etmek gerekecektir.
İstanbul'da yaşanan gösterilerle ilgili elimizdeki ilk görüntü ve bilgilere göre, polisin, yetkisini orantılılık ve ölçülülük içinde kullanmadığı izlenimini uyanmaktadır. Ancak, yine de en son kanaatimiz İstanbul Emniyetinden ve Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığından istediğimiz görüntü ve bilgiler ile medyada yer alan bilgi ve görüntülerin birlikte değerlendirilmesi sonrasında oluşacaktır.
Olayın ardından, yapılan şikayetler üzerine, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı ile İçişleri Bakanlığının da inceleme başlattığı bilgisi alınmıştır.
Komisyon olarak daha önce benzer olaylarla ilgili olarak zaman zaman raporlar hazırladık 2008 Nevruz olayları ve 17 Aralık 2009 tarihindeki Ankara Sıhhiye Meydanı'ndaki TEKEL işçilerinin eylemleri ile ilgili hazırladığımız raporlar bunlardan birkaçıdır. Bu raporlarda bu tür olayların olmaması için nelerin yapılması gerektiğini de uzun uzun belirttik ve ilgililerine gönderdik.
Kolluğun orantısız ve ölçüsüz güç kullanması olgusu karşısında bunların önlenmesine yönelik önerilerimiz dikkate alınırsa bu tür olumsuzluklar ortadan kaldırılabilecektir. İstanbul Emniyeti ve Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığından istenen belgeler incelendikten sonra olay yeniden değerlendirilecektir.''