Bir soru üzerine Kıbrıs’ta doğal gaz aramaları konusunda Hristofyas’la çok ciddi gayret ortaya koyduğu halde anlaşmalarının mümkün olamadığını belirten Talat, Hristofyas’ın Rumların ve Kıbrıslı Türklerin ümitlerini kırarak çözüm sürecine ciddi zarar verdiğini kaydetti. Bu çerçevede seçimlerin de etkilendiğini belirten Talat, Hristofyas’a “Benim için çözüm ne kadar önemli ise senin için de en az o kadar önemlidir” dediğini hatırlatarak, Hristofyas’ın da çözüm isteyerek seçildiğine ancak son derece çekingen davrandığına dikkat çekti.
Bir soru üzerine Talat, Türkiye’nin AB sürecinde iyileşme olmasının Kıbrıs sorununun çözümünde ilerleme kaydedilmesine yarayacağını, ancak süreci sürükleyecek tarafın Türk tarafı olması nedeniyle bu tarafın hareketlenmemesi halinde sonuca ulaşılamayacağını vurguladı. Kıbrıslı Rumların çözüme bizim kadar ihtiyaçları olmadığını kaydeden Talat, ancak güneyde baş gösteren ekonomik kriz nedeni ile Rumların çözüme karşı ihtiyaçlarında ne gibi değişiklikler olacağını henüz bilemediğini, 2013 yılında bu perspektif çerçevesinde Kıbrıs konusunda bir canlanma olmasını ihtimal dışı tutmamak gerektiğini kaydetti.
TAFRA ATMAK
Bir başka soru üzerine, Türk tarafı sözcülerinin Rumlara karşı ekonomik çağrılarının alaycı bir üslup içinde yapıldığını kaydeden Talat, bunun ciddi bir devlet politikası imiş gibi ortaya konmasının yanlış olduğunu kaydetti ve “Bize, sen bir belediyeyi bile idare edemiyorsun demezler mi?” dedi. Talat, Türk tarafının ve hele Başbakan İrsen Küçük’ün bu şekildeki demeçlerinin “tafra atmak” olduğunu söyledi. Doğru olanın “Gelin barış yapalım, doğal kaynaklardan en iyi ve ekonomik bir şekilde yararlanalım” demek olacağını ve bunun çağdaşlığımızı da göstereceğini ifade etti.
AYRILIKÇI SİYASET
Akdeniz’de tarafların doğal gaz üzerindeki hakları ile ilgili bir soru üzerine Talat, şu anda Kıbrıs Türk liderliğinin izlediği ayrılıkçı siyasetle doğal gazda eşitlik talep etmenin mümkün olmadığını kaydederek, artık dünyanın Kıbrıs Türk tarafının ayrılıkçı bir siyaset izlediği izlenimini edindiğini ve bunu konuşmaya başladığını söyledi.
Bir başka soru üzerine, Rum tarafındaki gelişmeleri gazeteler üzerinden takip etmenin yetersiz kaldığını söyleyen Talat, bu yüzden Rum tarafındaki seçim sürecinde de kimlerin ne söylediği ve ne yapmak istediği konusunda sağlıklı bilgi edinilemediğini anlattı.
Anastasiades’in risk alabilen bir siyasetçi olduğuna dikkat çeken Talat, buna, Anastasiades’in Annan Planındaki tutumunu örnek gösterdi.
SENARYOLAR
Lillikas’ın AKEL kısmi desteği ile ikinci tura kalması, sonra da ikinci turda yine AKEL’in bütün desteği ile Başkanlık yarışını alması yolundaki bir senaryonun gerçekleşmesi halinde, AKEL’in yine iktidarda kalabileceği şeklindeki görüşe Talat, bunun ikinci bir Annan Planı fiyaskosu yaratabileceğine dikkat çekerek, böylece Kıbrıslılara AKEL tarafından bir ihanetin daha yaşatılabileceğini kaydetti. Talat, ancak bu senaryonun AKEL’i yıpratma senaryosu olabileceğini de kaydetti ve Lillikas’ın Papadopulos kadar fanatik biri olduğuna dikkat çekti.