Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, NATO Füze Savunma sistemiyle ilgili olarak, ''Türkiye bu konularda başından beri hep ilkesel hareket etmiştir ve ilkeler çerçevesinde devam etmektedir ve savunmanın bir bütünlüğü söz konusudur. NATO'da bir savunma örgütüdür, herhangi bir tehdit, herhangi bir taciz etme örgütü değildir'' dedi.
Bir gazetecinin ''Türkiye taleplerine olumlu bir yanıt almazsa Zirvede yine bir ilke kararının altına imza atılması bekleniyor mu? Bu durumda Türkiye'nin tutumu ne olacak?'' şeklindeki sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Gül şöyle konuştu:
''Zirvede birçok önemli konular var, bunlardan birisi de füze savunma sistemi. Türkiye bu konularda başından beri hep ilkesel hareket etmiştir ve ilkeler çerçevesinde devam etmektedir ve savunmanın bir bütünlüğü söz konusudur. NATO'da bir savunma örgütüdür, herhangi bir tehdit, herhangi bir taciz etme örgütü değildir. Ve bütün savunulacak ülkelerin, bütün NATO'nun müttefikleri ve NATO'nun bütün üyeleri olması gerekmektedir, Türkiye, bu ilkesel bazda kararlarını alırken önce ulusal menfaatlerimiz, sonra da ittifak dayanışması çerçevesinde bütün bu kararları almaktadır. Bu konuyla ilgili biz Türkiye içerisinde değerlendirmelerimizi geniş bir şekilde yaptık ve bu konunun nasıl ilerlemesi gerektiği konusunda kesin net kararlarımızı NATO'nun ve müttefik ülkelerin yetkilileriyle bu süreçte paylaştık. Doğrusu beklentimiz bunların hepsinin kabul göreceği çerçevesi içerisindedir ve bu yönde de doğrusu gelişmeler söz konusudur.''
Cumhurbaşkanı Gül, ''Füze savunma sisteminin başlangıçtan beri İran'a karşı olduğu her zaman ifade edilmişti ancak Türkiye'nin bu konudaki tavrını siz de ifade ettiniz. Ancak bu konuda İslam dünyasında yapılan bazı değerlendirmeler Türkiye'nin var olan son süreçte özellikle İslam dünyasındaki imajını zedeleyebileceğine dair bir takım değerlendirmeler yapılıyor, siz bu kaygıları paylaşıyor musunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Bunlar belki yanlış bilgilerden olabilir. Bu yüzden bu füze savunma sistemi 2002 Irak zirvesinden başlayan ondan sonraki bütün zirvelerde konuşulan, İstanbul zirvesinde de konuşulan ve neticede bu noktaya gelen bir süreçtir. Dün başlamış değildir. Balistik füzeler biliyorsunuz birçok ülkede vardır bu ülkelerin sayısı giderek çoğalabilir de azalabilir de... Dolasıyla NATO müttefiklerinin herhangi bir balistik füzeye karşı korunmasıyla ilgili böyle bir çalışma eskiden gelen bir çalışmadır. Herhangi bir ülkenin zikredilmesine burada kesinlikle karşıyız tek başına. Zaten bu da kabul görmüştür.''
''AB ZİRVESİNE DEĞİL NATO ZİRVESİNE''
''Önemli konulardan biri de NATO-AB ilişkileri olacak bu zirvede siz de söylediniz. Türkiye'nin çekinceleri biliniyor özellikle bu zirvede NATO-AB ilişkileri çerçevesinde Türkiye açısından nasıl bir tablonun ortaya çıkmasını bekliyorsunuz?'' sorusuna ise Gül, ''Aslında bu zirvenin belki de en çok bizim açımızdan tartışmalı geçecek yanlarından birisi budur. Hatta AB ilişkileridir. Konuşmamda da söylediğim gibi 2002 yılında varılan, kabul edilmiş bir mutabakat vardır. Bu mutabakatın devam etmesini istiyoruz. Dolayısıyla ben NATO toplantısına gidiyorum, AB zirvesine gitmiyorum. Bunun da altını çizmek isterim. Burada da orada da zaman zaman NATO zirvelerinde bunları hatırlatma gereği duyarız. Burası AB zirvesi değil, burası NATO zirvesidir deriz. Dolayısıyla NATO zirvesinde NATO'nun bütün üyelerinin, NATO çerçevesinde dayanışma göstermesi çok önemlidir. Bu konuda çok hassasız. Mektubumda da bu konuyla ilgili bütün düşüncelerimi, beklentilerimizi zaten üye ülkelerin başkanlarına ve genel sekretere bildirmiştim'' cevabını verdi.