Türk basınının duayen ismi Mehmet Ali Birand, bu akşam tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Tüm Türkiye'yi yasa boğan ölüm haberi, şüphesiz en fazla ailesi ve arkadaşlarını yaraladı.
"Hoşgörülü, mütevazi ve komplekssiz..."
Meslektaşları, Mehmet Ali Birand'ı genel olarak bu ifadelerle tanımladı.
Birand'la çok samimi arkadaş olduklarını söyleyen Cengiz Çandar, şunları söyledi: "Sabahtan öğlene kadar hastanedeydim. Bu haberi bir anlamda bekliyorduk ama aslında bir mucize bekliyorduk. Ancak bu mucize gerçekleşmedi. Bundan birkaç gün önce programına kimlerin katılacağını konuşuyordu. Onu kaybedeceğimiz hiç hesapta yoktu. Stent değişikliği sırasında meydana gelebilecek bir komplikasyon onun da hiç aklına gelmemişti."
'BAŞTAN AYAĞA GAZETECİYDİ'
Türk okuyucusunun kendine en yakın bulduğu ismin Mehmet Ali Birand olduğunu söyleyen Ahmet Hakan ise Birand'ı "Baştan ayağa bir gazeteciydi" sözleriyle tanımladı. Hakan, Birand'ın 'kendini gazetecilik sanatına adamış bir isim' olduğunu söyleyerek, şu ifadelere yer verdi: "Çok üzgünüz. Hem yakın bir dostumuzu kaybettik hem de Türk medyası çok önemli bir ismini kaybetti. İşine fazlasıyla bağlıydı.
Gazeteciliğe düşkünlüğü mizacında vardı. Bütün yaşamı boyunca bunu uyguladı. Son dönemde hastalığı, gazeteciliğe olan tutkusunda bir değişikliğe yol açmadı. Kelimenin tam anlamıyla kafa dengi bir insandı. Kompleksleri olmayan bir insandı. Bizim meslekte bu tür özellikler ender rastlanan özelliklerdir. Son dönemde Twitter'da şakalaşıyorduk, çocuksu yönünün Twitter'da ortaya çıktığını söylüyordu."
HASAN CEMAL GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Hastane önünde mikrofonlara konuştuğu sırada göz yaşlarını tutamayan Usta gazeteci Hasan Cemal ise şunları kaydetti: "40 yıllık bir dostumu kaybettim. Yeri kolay doldurulamayacak bir gazeteciydi. Ama hayat böyle; bir varsın, bir yoksun. Hiç beklemiyorduk böyle bir şeyi. Onu her zaman çok kıskandım, bir çok alanda. Hep ilklere imza atan bir meslektaşımdı. Asker ve Avrupa Birliği'yle ilgili ilk kitapları o yazdı. Yine Öcalan'la ilk röportajı yapan da oydu.
Bu başına çok büyük bela açtı, andıçlandı. Ölümden döndü. Onu bir dost olarak çok özleyeceğim. Geçenlerde gizli kapaklı işler için gittiğim Erbil'de beni telefonla aradı ama açmadım. Açsam yalan söyleyemeyecektim. Ona haber atlatmaya çalışıyordum. Meğerse beni Kürt sorunu ve Paris'teki suikastleri konuşmak üzere 32. Gün'e davet etmek için arıyormuş. Geçenlerde de Galatasaray'ın maçını izlemek için beraber Trabzon'a gitmiştik. Onunla anılarımız çok fazla, onu çok özleyeceğim."
Oğuz Haksever: "Medyanın, habercilerin ve Türkiye'nin başı sağolsun. Çok büyük bir kayıp. Şunu söyleyebilirim; hayatımda mesleğine bu kadar aşık bir insan görmedim, hayat doluydu. Çok önemli bir isimdi. Toplu aklın ve sağduyunun en önemli çekicilerinden, lokomotiflerinden biriydi. Daima sağduyu ve barışı izlemiştir. 32. Gün'den çok önemli isimler çıktı. Mehmet Ali Birand, bizimle birlikte olmasa da, hala o 32. Gün ruhunu ayakta tutuyor. Birand, akşam iş bittiğinde de koşturmaya devam ederdi. Gece yatıncaya kadar haberin peşinde koşardı. Sempatik oluşu insanlara yaklaşımı, hoşgörüsü, bilgi birikimi bunları biraraya getirdiğinizde ne kadar büyük bir kayıp olduğu ortaya çıkıyor."
Mehmet Barlas: "Türk basınının yüz akıydı Mehmet Ali Birand. Zaten 2 senedir kanser tedavisi görüyordu. Ama yaşam azmini kaybetmemişti. Sabah kanser ilaçlarını alıp akşam televizyonda haberleri sunardı. Tedavisini yapan doktor bile bünyesinin çok kuvvetli olduğunu ve hastalığı atlatacağını söylemişti ama olmadı, ömür böyleymiş. Doğumla ölüm arasındaki parantezi en iyi dolduran insanlardandı. Hem arkadaşım hem komşumdu. Türkiye'de Kürt realitesini ilk defa o yazdı, programladı. O yüzden '28 Şubat Postmodern Darbesi'nde andıçlandı, hedef gösterildi. Kendisini öldürmek için planlar yapıldığı ortaya çıktı. Türkiye - Avrupa Birliği ilişkilerini başından beri en iyi o izledi."
Avni Özgürel: "Televizyon gazeteciliğinin duayenlerindendi. Meslek heyecanını hiçbir zaman kaybetmedi. Bir dakika bile yerinde duramayan yeni projelerle en ön saflarda kendisini cepheye süren bir gazeteciydi. Bu yönüyle bütün gazeteciler için örnekti. Sorması gereken soruyu hiçbir zaman geri çekmeyen bir gazeteciydi. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Bir dost olarak, bir meslektaşımız olarak hakikaten kaybına fevkalade üzüldük.
Bütün camiamıza başsağlığı diliyorum. Adının bir meslek okulunda yaşatılması gerektiğini düşünüyorum. İlk defa ve sadece Birand yanındaki insanları da belli bir yere taşıdı ve yükseltti. Hiçbir zaman komplekse kapılmadı. Zaten hayatını da Can Dündar gibi o ekolden yetişmiş çok önemli bir isim kaleme aldı. Ekranda pot kırmaktan rahatsız olmayan, kırdığı potlarla da insanların gönlünde yer tutabilen bir insandı. Televizyon ekranından izleyiciye samimiyet aktarabiliyordu. Bu özellikleri onu her zaman hatırlamamızı sağlayacaktır. Genç gazetecilerin ondan öğrenebilecekleri çok şey vardı."
İsmail Küçükkaya: "Gerçekten çok çok üzgünüz. Muhabirinden yazarına patronuna kadar çok sevilen bir isimdi. Hepimizin hayatına etki etmiş bir isimdir. Onla çalışmamış gazeteciler bile onun sıcaklığından etkilenmiştir. Bu meslekte olan herkesin Birand'la yaşamış olduğu bir anı vardır. Bütün meslektaşlarına çok yardımcı olurdu. Bir kere çok az gördüğümüz derecede mütevaziydi. Birand her zaman bu yönüyle ön plana çıkmıştır. Tüm meslektaşlarımızın ve Türkiye'nin başı sağolsun. Birand, sadece gazeteci olarak değil, barış ve demokrasiden yana olan tavrıyla da herkese örnekti. Bu konularda tavrını çok cesurca ortaya koyabiliyordu. Bilgisini görgüsünü terbiyesini hiç düşünmeden genç kuşaklarla paylaşan bir isimdi. Mehmet Ali Birand, Türk basınının en önemli yerlerindeki pek çok ismi de o yetiştirmiştir."
Taha Akyol: "Sabahtan beri adete ateş üzerindeydik ne olacak diye. Bazen iyi haberler geliyordu bazen kötü. Ben Kanal D'nin haber müdürünü aradım durumunun iyi gittiğini söyledi. Ölümü kendisine yakıştıramadık. 70 yaşında olmasına rağmen çok enerjikti. Bir işi diğerine zarar vermeden, aksatmadan yapardı. Çok olumluydu. Türkiye'de haber programının öncüsü değil tek ismidir. Onun yanı sıra kitap çalışmalarıyla da öne çıkmıştır. Birand'la çalışıp da kendisinden şükranla bahsetmeyen görmedim. Gençler iyi bir şey yaptığında hem kıskanırdı hem sevinirdi. En son geçen Cuma günü görüştük. Ayak üstü İmralı sürecini ve Paris'teki suikasti konuştuk. Mehmet Ali Birand'ın haberlerini özleyeceğim."
Coşkun Aral: "Ben 80'li yıllara kadar ona hayrandım ama ulaşamıyordum. Beni Türk basınına ve televizyona kazandıran isim Birand'dır. Yereli ulusalı çok iyi bilen ve bunları iyi harmanlayan birisiydi."
Nebil Özgentürk: "Birand'ı taşların altına elini koyan muhteşem bir kahraman olarak düşünüyorum. Hiç kimseden çekinmeden haberler yapan çok iyi bir televizyon gazetecisiydi. Bir de bu kadar yaşama sevinci olan kendi mesleğinin kahramanı olan başka bir insan tanımıyorum. Kıbrıs ve Kürt konusunda da ilklerden biriydi. Çok üstüne gelindi zaman zaman işsiz kaldı. Belgeselciliği biz ondan öğrendik."
Deniz Arman: "Bugün geçekten bu mesleği sevmiyorum noktasına geldim. Benim babam gazeteciydi, 21 yaşımdayken öldü. Mehmet Ali abiyle ise 27 yıl geçirdim. Günlük bülten içinde böyle çalışkan muhabir bile görmedim. Sürekli üreten bir adamdı. Günlük haber bülteninde sadece siyaset değil güncel haberleri de veriyoruz. Hepsi ile ilgili söyleyecek bir sözü vardı. Siyaset haberlerinin yanı sıra basit haberlerde bile bizle çalışırdı. Birand, siz çaktırmadan size kanatlar verir ve bu kanatlarla uçmanızı sağlar. Gazeteciliğimde kendisine çok şey borçluyum. Yakınlarının başı sağolsun."