CHP'nin 27 Nisan e-muhtıra döneminde demokrasi yerine vesayet rejiminden yana tavır koyduğunu hatırlatan Babacan, "Adında cumhuriyet var, halk partisi diyor, halk nerede. Bunlar alışmışlar tek parti döneminin özlemini yaşıyorlar. Partinin kodlarında, şifrelerinde, geleneklerinde bu konuşulmuyor ama var. Ne güzeldi o günler diyorlar." diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AK Parti Antalya İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Burada bir grup partiliye hitap eden Babacan, CHP'yi eleştirdi. CHP'nin köklerinin demokraside değil, vesayette olduğunu, oradan beslendiğini ileri süren Babacan, "Şu lider gelmiş, bu lider gitmiş, kolay kolay değişmez. Yaşını başını almış çok sayıda lider var." dedi. Babacan, 1960'tan bu yana ilk defa halkın önüne önemli bir fırsat çıktığına işaret ederek şöyle devam etti: "Çünkü Türkiye çok partili demokrasiye geçtikten sonra 1950'den sonra sözüm ona demokratik bir sistem belirledi, ama bu demokrasi çok sık kesintiye uğradı. Adına vesayet rejimi diyeceğimiz gerçekten sürekli tehditler altında, korku baskı altında varlığını sürdürmeye çalışan bir demokrasi düzeni oldu. Türkiye'de 1960, 70, 80 darbesi, 28 Şubat'ı yaşadık. 2007'de e-muhtıra vakası yaşadık. Bütün bunlar gerçekten Türkiye'ye iyi işleyen bir demokrasiye yakışmayan gelişmeler."
"ELE GEÇİRİLMİŞ YARGIYI GERÇEK SAHİPLERİNE TESLİM EDİYORUZ"
"Anayasa değişikliğiyle yargıyı ele geçiriyorlar." iddialarına cevap veren Ali Babacan, muhalefetin pakette itiraz edeceği bir şey olmayınca 'yargıyı ele geçiriyorlar' bahanesine sığındığını ifade etti.
Anayasa değişikliğini içeren pakette yargıyı ele geçirmeyle ilgili hiçbir maddenin olmadığını vurgulayan Babacan, tam tersi ele geçirilmiş yargıyı gerçek sahiplerine teslim ettiklerini söyledi. HSYK'ya üye seçilmesinin yargıyı ele geçirmek anlamına gelmediğini belirten Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, "Bu üyeleri hükümet seçmeyecek. Tam tersine 11 bin hakim ve savcının oyuyla seçilecek. Bunu yargıyı ele geçirmek olarak görüyorlar. Kasıtlı olarak halkı yanıltıyorlar. Olmayan bir şeyi var gibi gösteriyorlar. Yargıyı ele geçirmek bir yana, zaten ele geçirilmiş yargıyı gerçek sahiplerine teslim etmek istiyoruz." diye konuştu.
Olmayan anayasa taslaklarının elden ele dolaştığına dikkat çeken Babacan, İstanbul'daki afiş skandalına da değindi. Babacan, şöyle konuştu: "Olmayan başbakanlık genelgelerini elden ele dolaştırıyorlar. Alakası yok. Yapıştırıp çoğaltmışlar. Olmayan anayasa taslakları dolaşıyor. Alakasız maddeleri oraya buraya yapıştırmışlar. İstanbul'daki billboard meselesi, 'çıkıp bizimle alakası yok' dediler. Sonra kendi belediye başkanlarının yaptığı ortaya çıktı. İlla tek tek bunları belgesiyle ortaya çıkarmamız mı gerekiyor. Biraz etik kurallar içinde olmak lazım. 12 Eylül'e az kaldı, karalayalım, çamur atalım, halkın kafasını karıştıralım. Düşüncesindeler."
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ekonomik konulara da değindi. Türkiye'nin finansal ekonomik krizi en az hasarla atlattığını belirten Babacan, 2002'de gerçekleştirilen yapısal reformlar sayesinde finans sisteminin sapasağlam ayakta kaldığını dile getirdi. Krizde pek çok ülkede güven ortamının yitirildiğine işaret eden Ali Babacan, şunları kaydetti: "İşsizlik artmaya devam ediyor. Şu anda bakıyorsunuz ABD'deki işsizlik yüzde 5'lerden 10'lara, İspanya'da yüzde 20. Avrupa'daki işsizlik 2011 sonuna kadar artmaya devam edecek. ABD'de artmaya devam edecek. Bu artış dünya ekonomisinin önünde fren yapacak. Avrupa düşük büyüme oranlarına mahkum kalmış bir bölge ve bu şekilde kalmaya devam edecek. Pek çok ülkede güven ortamı yitirildi. Güven olmayınca ekonomi yönetimleri de zora girdi. Biz hep söyledik. 2001 yılında partimizi kurduğumuz ağustostan bu yana güven bu işin temeli dedik. 2002'de yapmış olduğumuz yapısal reformlar, politikalarla güven ortamını oluşturduk. Şu son kriz dahi yapmış olduğumuz reformların ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Olabilecek en az hasarla bu krizi atlattı. Türkiye'deki finans sistemi sapasağlam ayakta kaldı."
"KRİZDE KREDİ NOTUMUZ İKİ KADEME BİRDEN ARTTI"
Bankalardan sonra reel sektörün de kar açıkladığını dile getiren Babacan, İstanbul Sanayi Odası (İSO)'nın ilk 500 sanayi kuruluşlarının yüzde 24, ikinci 500'de yer alan şirketlerin de yüzde 29 kar ettiğini hatırlattı.
Babacan, "Kriz yılından bahsediyoruz. İlk bin şirketin rahatlıkla yüz tanesi batabilirdi. Geri kalan ödeme sıkıntısı yaşayabilir, işçi çıkarabilirdi. Yapısal reformlar sayesinde bunlar yaşanmadı." dedi. Kriz döneminde orta vadeli program ortaya koyduklarını anlatan Ali Babacan, "Geçen sene 16 Eylül'de orta vadeli programı açıkladık. Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi görünümünü negatiften durağana yükseltti. Çok az sayıda ülkenin kredi notu yükseldi. Pek çok ülkenin kredi notu kırılırken faizler artarken iki kademe birden notu artırılan tek ülke Türkiye'dir oldu. Güveni sağlandığında ekonomik başarı arkadan geliyor." bilgilerini verdi.
"ÜLKELERE DEMOKRASİ ÖĞRETİYORUZ"
Ali Babacan, 2008'de yapılan BM Güvenlik Konseyi seçimlerinde yaşananları da anlattı. Oylama sonucu 192 ülkenin 151'inin Türkiye'yi seçtiğini hatırlatan Babacan, bu sonuçla Türkiye'nin son 10 yılın en yüksek oy oranıyla Güvenlik Konseyi'ne seçildiğini kaydetti.
Türkiye'nin iki yıllığına geçici üye seçilmesinden sonra demokrasisi sıkıntıda olan birçok ülkeye yardım ettiğini dile getiren Babacan, şöyle devam etti: "Irak gibi birçok ülkede siyasi partilerin kurulmasında, o partilerin nasıl işleyeceği konusunda yöneticilere yetkileri anlatıyoruz, demokrasi nedir gibi. Ömürlerinde ilk defa oy pusulası gören ülkeler var. Buralara yardım ediyoruz. Dışişleri bakanlığı döneminde Afrika'nın bir ülkesinde darbe hazırlığı var, hükümet sıkışmış. 'Şöyle yaparsanız kurtarabiliriz' dediler. İlgilenen birkaç ülkeyle koordine ettik, hareket ettik ve önledik. O ülke seçimle devam eden bir ülke. Dünyanın dört bir tarafına hukuk, barış demokrasi götüreceğiz, kendi ülkemizde de bu sıkıntıları yaşayacağız. Dünyanın her yerinde demokrasi derken, kendi evinde demokrasi kazasına uğramamalı."