Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, WikiLeaks'te açıklanan belgelerle ilgili değerlendirmeler de yaparak açıklanan belgelerin ''dünyanın gündemine bomba gibi düştüğünü'' ifade etti.
Türkiye ile ilgili çok az belgenin açıkladığını, daha çok belgenin açıklanacağını belirten Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''eteklerindeki taşları döksünler sonra konuşuruz'' dediğini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Açıklanan belgeler çok önemli, sıradan belgeler değil. Büyükelçilerin yazdığı kriptolar, doğru mudur, yanlış mıdır? Araştırılacak. Biz de araştırma komisyonu kurduk. Belgeleri didik didik edeceğiz. Bize düşen görev varsa -ki olacaktır- o görevi yerine getireceğiz. Gerekirse belgeleri özetleyerek kamuoyuna anlatacağız.
İddialar çok ciddi ve sıradan değil. Eğer bir ülkenin Başbakanı için İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı var deniyorsa bu sıradan bir iddia değil, ciddi bir iddiadır. Sayın Başbakan'ın çok net, kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapmasını bekliyoruz. Suçlamıyoruz, 'bu iddiadır' diyoruz ama iddiaya karşı net, somut bilgiler ortaya konmazsa Sayın Başbakan bu iddiaların altında kalır.''
Dile getirilen iddiaların bir kısmını daha önce CHP olarak gündeme getirdiklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, bu nedenle iddiaları ''yabana atılır'' bulmadıklarını ifade etti.
"ŞANTAJ HUKUKU DÖNEMİ BAŞLADI''
Kılıçdaroğlu, ''Askeri Yüksek İdare Mahkemesinden kararlar doğru çıkmaz'' denildiğini ifade ederek, istenilse de Danıştaya ya da başka bir hukuk mercine başvurulamayacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, yapılanın, hukuku bilmemenin ötesinde kamuoyunu yanlış yönlendirme olduğunu öne sürerek, şunları söyledi:
''Buna bazı hukukçuların, AKP yandaşı hukukçuların çanak tutması, destek vermesi, hukuk adına en hafif deyimle ayıptır. Bu ayıbı bir hukukçunun yapmasını, hukukçu olmayan bir kişi olarak içime sindiremiyorum.
Bu kişilere, 'niye yargıya gidiyorsunuz?' diyorlar. Bunlar ne yapacak? Bunlara bir tek görev düşüyor; 'emredersiniz padişahım, bu ülkede vatandaşların hak arama özgürlüklerinin olduğunu sanıyorduk meğer bu özgürlük ve hak arama bizim için değilmiş. Siz, bu ülkede Anayasanın üstünde bir organmışsınız, biz bilmiyorduk.' Bunu mu diyecekler, dediklerinde Sayın Başbakan tatmin mi olacak? Yapılan iş ayıptır, bu ayıbı sürdürmek bir başka ayıptır, başka şekilde gerekçelendirmek daha büyük ayıptır. AKP, referandum sırasında bilboardlarda, 'Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü getireceğiz' demişti. Sayın Başbakan'a bütün içtenliğimle soruyorum: Sizin bu yaptığınız, söylemleriniz hukukun üstünlüğü mü yoksa üstünlerin hukuku mu? AKP, gizli gündeminin olmadığını söylüyor, yoksa, hukuka uyarsınız. Görevden almışsınız, o da mahkemeye başvurmuş. Mahkeme kararını şöyle ya da böyle verir, saygı duyar, gereğini yaparsınız. Ama 'Mahkeme bakalım nasıl karar verecek, benim istediğim gibi karar vermezse, yasa çıkaracağım' diyorlar. Bu şu demektir: Parlamentoda benim askerlerim var, onlar düşünmezler, ben düşünürüm, onlar sadece benim söylediklerimi yerine getirir, el kaldırır, indirirler. Bu parlamentoya saygısızlıktır. 'Yargıdan benim düşündüğüm gibi karar çıkmasın, ben yeni bir yasa çıkarırım, gösteririm ona' diyorsunuz. Bu şantajdır. AKP ile beraber şantaj hukuku dönemi başladı.'
''KURDUM, KUZUYU YİYECEĞİM''
Geçen haftanın gündeminde üç generalin açığa alınmasının yer aldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başbakan, Yüksek Askeri Şura kararları altında imzasının olmadığını söylüyor. Senin imzan yok ama karar çıkmış. Yasalar, 'Sayın Başbakanın imzasının olmadığı karar geçersizdir' diyorsa, eyvallah ama böyle bir düzenleme de yok. 'Ben kurdum, kuzuyu yiyeceğim, suyu bulandırıyorsun arkadaş. Çünkü, benim istediğim gibi davranmıyorsun. Benim için hukuk, Anayasa, yasalar yok. Benim bir düşüncem var, onun gereği olarak, ben her şeyi yaparım, yapma özgürlüğüne sahibim. Ama sen konuşamazsın, hak arayamazsın.'
Diyorlar ki bizim imzamız yok ama o 3 subayın emekli olması gerekir. Hangi yasaya göre? Yok böyle bir yasa. Sizin keyfinize göre davranan bir hukuk sistemi olabilir mi, hayır. Hadi bunları beğenmiyorsunuz, bu vekalet kararnamesini siz imzalamadınız mı, Resmi Gazete'de yayımlamadınız mı?''
''KENAN EVREN'İN 2010 VERSİYONU''
Kılıçdaroğlu, yapılan işlemler sonucunda haksızlığa uğradığına inanan kişinin hak arama özgürlüğündeki engellerin kaldırılmasının, demokrasi ve çağdaş uygarlık olduğunu söyledi.
''Bir de Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağını söylüyorlar. Siz bununla Türkiye'yi çağdaş uygarlığa değil, çağdışına itersiniz ve itiyorsunuz'' diyen Kılıçdaroğlu, bunun; totaliter anlayış, demokrasi ayıbı, hukuku ayaklar altına alıp, çiğneme anlayışı olduğunu öne sürdü. Kılıçdaroğlu, ''Bir kişinin, bütün parlamento grubuna her istediğimi yaptırabilirim, ne dersem ondan ayrılmayacaksınız denen anlayıştır. Bu anlayış her istediğini, hukuka aykırı olsa bile parlamentodan geçebileceğini düşünen anlayıştır. Bu anlayışı kabul etmeyeceğiz. Bu anlayış aynı zamanda 12 Eylül anlayışıdır. Bu anlayış Kenan Evren Paşa'nın 2010 versiyonudur'' diye konuştu.
Buna örnek olarak Erdal Eren'in 16 yaşındayken verilen kararla yaşı 18'e çıkartılarak idam edilmesini gösteren Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan'a sormak lazım: '12 Eylül anayasasını değiştiriyoruz, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü getiriyoruz' diye yola çıktın. Allah aşkına bir adam hakkını arıyor diye söylemediğini bırakmıyorsun, senin anlayışın ile Kenan Evren'in anlayışı arasında ne fark var?'' dedi.
''KENDİSİNİ İMPARATOR İLAN ETTİ''
Kılıçdaroğlu, yasalarda var olan engeller, hukukun üstünlüğüyle bağdaşmıyorsa o engellerin kaldırılmasına katkı veren bir parti olduklarını, bunu en iyi Başbakan Erdoğan'ın bilmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''O seçilip, parlamentoya geliyorsa, hukukun üstünlüğüne inanan CHP'nin varlığına şükretsin'' ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın, ''geçmişini tamamen unuttuğunu, önüne gizli gündemini oturttuğunu, parlamentodaki gücünden yararlanarak, kendisini imparator ilan ettiğini, 2010 yılının Türkiye padişahı olduğunu'' iddia eden Kılıçdaroğlu, bu anlayışı hukuk ve demokrasi adına reddettiklerini, Erdoğan'ın da bunu bilmesi gerektiğini söyledi.