Konuyla ilgili olarak DAÜ - SEN Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Özkaramanlı ile Doğu Akdeniz Üniversitesi Birlik ve Dayanışma Sendikası (DAÜ BİR - SEN) Başkanı Tevfik Yoldaş bugün ortak basın toplantısı düzenlediler.
DAÜ - SEN Lokali’nde yer alan basın toplantısında konuşan DAÜ-SEN Başkanı Hüseyin Özkaramanlı, “DAÜ’de suların bir türlü durulmadığını, DAÜ yönetimi ve rektörlüğünün yasa tanımazlık ve keyfi uygulamaları artırdığını” iddia etti.
Özkaramanlı, “geçen yıl Haziran ayında sendikanın, toplumun malı olan DAÜ’nün üniversite öncesi eğitim kurumlarının Doğa Koleji’ne devrine karşı çıkarak örnek bir mücadele sergilediğini” belirterek, DAÜ Rektörlüğü’nün 7 ay önce yaşanan olayları mazeret göstererek, sendikaları susturmak amacıyla DAÜ - SEN Genel Sekreteri Ulaş Gökçe’yi üniversitedeki görevinden ihraç istemiyle Disiplin Kurulu’na sevk ettiğini öne sürdü.
İhraç isteminin sendikayı susturma amaçlı planlı bir hareket olduğunu iddia eden Özkaramanlı, “bir ay içerisinde tüm sendika yönetim kurulu üyelerine uyarı ve kınama cezası verildiğini” söyledi.
Özkaramanlı, DAÜ - SEN’in üniversitedeki yanlış uygulamaları eleştirdiği için susturulmak istendiğini iddia ederek, “Rektörlük, 7 ay öncesini öne sürerek, Ulaş Gökçe’yi cezalandırma yönüne gitti. Olay, Ulaş Gökçe ile ilgili değil, sendikanın tümden susturulması amaçlanıyor. Bunun arkası gelecek, hedefte sendika var” dedi.
Özkaramanlı, DAÜ - SEN ve DAÜ Bir - Sen olarak yıllardır üniversitenin daha ileriye gitmesi için muhalefet yaptıklarını, doğruları da alkışladıklarını kaydederek, DAÜ Rektörlüğü ve yönetiminin son olayda büyük yanlış yaptığını savundu, sendika olarak tepkilerinin çok büyük olacağını söyledi.
Özkaramanlı, Gökçe’ye ilişkin disiplin soruşturması bildiriminde herhangi bir suç isnat edilmediğini, sadece savunmasının istendiğini de sözlerine ekledi.
DAÜ BİR - SEN Başkanı Tevfik Yoldaş da konuşmasında, “demokrasinin öncülüğünü yapması gereken DAÜ’de despotizmin beşiğinin oluştuğunu, korku imparatorluğu yaratıldığını, sendikalar dışında kimsenin sesini çıkaramadığını” iddia etti.
Yoldaş, DAÜ’de geçmiş yönetimlerde de keyfi uygulamalar yapıldığını, ancak mevcut yönetimde bunun doruk noktaya ulaştığını ileri sürdü.
Yoldaş, DAÜ’de yaşananların ülkede yaşananlardan bağımsız olmadığını, “ülkede pek çok kurumun peşkeş çekildiğini, muhalefet eden sendikalara ve halk kesimlerine yönelik büyük saldırı olduğunu” iddia etti.
“Bugün Ulaş Gökçe’nin hedef seçildiğini, ancak hedefteki tek kişi olmadığını söyleyen” Yoldaş, “DAÜ’deki sendikalar ve çalışanlar olarak çok kararlı olduklarını, üniversite ve yurdu savunmaya devam edeceklerini” söyledi.
Yoldaş, rektörlüğe de çağrıda bulunarak, disiplin soruşturmasına son verilmesini ve Ulaş Gökçe hakkındaki kararın geri alınmasını istedi, diyalog kapısı açık olmakla birlikte aksi takdirde eylemlere başvuracaklarını söyledi.
Açıklamaların ardından iki sendikanın ortak basın açıklamasını okuyan Yoldaş, DAÜ Rektörü Prof. Dr. Abdullah Öztoprak’ın; “yönetim tarzını eleştiren sendikalar ve sendikacılara karşı sürdürdüğü düşmanca tavrını tırmandırarak sendika yöneticilerini işten atmaya karar verdiğini” iddia etti.
Yoldaş, “7 ay geçtikten sonra rektörlük, sendikacılara ceza yağdırmaya başladı. Son bir ayda aynı konuda uyduruk gerekçelerle, iki ayrı disiplin cezası verilen Ulaş Gökçe, rektörlük tarafından üçüncü kez, bu defa görevden durdurma talebiyle yeniden Disiplin Kurulu’na sevk edildi” dedi.
Yoldaş, “Ulaş Gökçe’ye yönelik komplo ve saldırıların bugünden itibaren DAÜ ve ülkenin en önemli gündem maddesi olacağını, bu konu çözülmeden üniversitede hayatın normale dönmeyeceğini” savundu.