Diyarbakır Cezaevini Kapatacağız
|
|
|
|
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da halka yeni bir cezaevi yapıp, eski cezaevini kapatacağız. |
|
|
|
3 Eylül 2010 Cuma - 17:48 |
|
|
|
|
|
|
|
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sizi, Diyarbakır kadar büyük, Türkiye kadar büyük muhabbetle seviyoruz. Millete efendilik yoktur. Millete hizmetkar olmak vardır. Siyasetimizin merkezine insanı, insana hizmeti yerleştirdik. İnsani yüceltmeden, insana özgürce bir yaşam sağlamadan hiçbir sistem varlığını devam ettiremez. İnsani yüceltmek kadar, demokrasiyi de geliştirmenin önemine inandık. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışını rehber edinirken biliyorduk ki insanımız mutlu, huzurlu değilse, özgür değilse geri kalan hiçbir şeyin önemi yoktur" dedi.
Buradan tüm Diyarbakır’a sevgilerimi saygılarımı yolluyorum.
Bugün sizlere yüreğimi açmak, sizlerle gönül diliyle sohbet etmek istiyorum. Bizim Diyarbakır’a ayrı bir sevdamız ayrı bir muhabbetimiz var.
Millete efendilik yoktur millete hizmetkar olmak vardır. Bu yüzden siyasetimizin merkezine insanı yerleştirdik.
İnsanı yüceltmek kadar demokrasiyi geliştirmeye önem verdik.
Türkiye demokrasisi büyük badireler atlattı. Ama demokrasiye inanan insanların mücadelesi çok büyük zorlukları geride bıraktı.
Rahmetli Menderes’in mücadelesi çok partili hayatı mümkün kıldı tahammül edemediler 3 demokrasi kahramanını darağacına gönderdiler.
Demokrasi tam toparlanmaya başladığında yine çelme taktılar. 12 eylül demokrasiye büyük bir darbe vurdu. Kaybeden demokrasi oldu.
Rahmet Özal Türkiye’yi dünyaya açtı. Yine tahammül edemediler.
ŞİİR OKUDUĞUM İÇİN MAHKUM OLDUM
28 Şubat süreci milli iradeyi hiçe saydı. Milletin ve memleketin üzerine karabasan gibi çöktü. Bu kardeşiniz 12 aralık 1997’de Siirt’te bir şiir okudu. Siirt’e bir şiirle seslendiğim için yargılandım hüküm giydim ve cezaevinde yattım.
Dört duvar arasında milletimin hayır duaları arasında baş başa kaldım ama hiç umutsuzluğa kapılmadım.
Özgürlüğün kıymetini o mahpus duvarları arasında daha fazla anladım. Demokrasiye olan ihtiyacı o zaman daha iyi hissettim.
Memleket tutkumuz her zaman engellenmek istendi. Bizi yok saymak istediler. Hizmet etme tarzımızı küçümsediler.
İnancından dolayı, ibadetinden dolayı, başındaki örtüden dolayı dışlanmanın ne olduğunu biz çok iyi biliriz.
Biz yoksulluğu biliriz. Yasakların ne olduğunu çok iyi biliriz.
Bir gece yarısı sokak ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz.
Evi basılıp tarumar edilmek nedir çok iyi biliriz. Köy meydanına toplanan köylülere uygulanan şiddeti biliriz.
Hapisteki oğlunun yanına gidip kendi diliyle konuşamayan annenin acısını iyi biliriz.
Hakkari’de sabah ezanını okuduktan sonra saldırıya uğrayan vefat eden İmamın acısını biz biliriz. Oğlunu şehit veren Çorumlu annenin gözyaşı bizim ciğerimize akar.
Oğlunu terör örgütüne kaptırmış annenin göz yaşı bizim ciğerimizi akar.
Ape Musa’nın acısını, Orhan Miroğlu’nun acısını biz unutamayız.
Şivan Perver’in hasretini görmezden gelemeyiz. Ahmet Kaya’nın gurbette vefatını hatırımızdan çıkaramayız.
Çünkü biz bu toprakların çocuklarıyız. Çünkü biz bir gün Edirneli, İstanbullu, Yozgatlıyız, Hakkariliyiz, Diyarbakırlıyız, Diyarbakır’ın evladıyız.
KAZANAN MİLLET OLACAK
Ak Parti, Türkiye'yi demokratikleştirme, özgürleştirme, büyütme, güçlendirme hareketidir. Bugün de verdiğimiz mücadele hak mücadleesidir, hukuk, adalet mücadelesidir. Türkiye'nin demokratikleşme tarihinin en önemli olaylarından biridir halk oylaması. Demokrasi mücadelesi verenler çok karanlık günler yaşadılar. Ama hiç bir çaba boşa gitmedi. Her günümüz bir öncekinden daha iyi oldu. 12 Eylül halk oylaması için verdiğimiz demokrasi mücadelesi de Allah'a inandığım gibi inanıyorum, boşa gitmeyecek. 12 Eylül'de kazanan A partisi, B partisi olmayacak, millet olacak.
YA BİRİNCİ YA İKİNCİYİZ
Günlerdir birileri konuşuyor, yazıp çiziyor. Başbakan Diyarbakır'da ne konuşacak diyorlar. Ne mesaj verecek diyorlar. Burada BDP, Erzurum'da da Bahçeli işi gücü bırakmışlar bize konuşma metni yazmanın derdine düşmüşler. Sayın Bahçeli, sen bize konuşma metni yazmayı bırak, söyleyecek sözün, çözümün varsa buraya gel. Söyleyeceğini şu Diyarbakır meydanında söyle. Hariçten gazel okumakla bu işler olmuyor. Türkye'nin birlik bütünlüğü hamasetle korunmuyor, küstüren, dışlayan anlayıişlarla TC'nin bekası korunmuyor. Bugün bizim ortaya koduğumuz birlik siyaseti, Türkiye'nin bütünlüğüne hizmet ediyor. Biz Türkiye'nin partisiyiz, belli bir unsurun, bölgenin değil, 73 milyonun partisiyiz. 81 vilayette ya 1. ya 2. partiyiz.
SİZİ SEVİYORUZ BE...
Biz Türkiye’nin partisiyiz. Belli bir etniğin belli bir bölgenin değil. 73 milyonun partisiyiz.
Birileri için ediyorlar, “Filanca etnik unsurun partisi” diyorlar
CHP için ne diyorlar “kumsalların partisi” diyorlar. Kumsalların partisi CHP şu anda zaten kumsaldalar.
81 ilin 80’inde milletvekilimiz var hedef 81’de 81. Neden çünkü bizi sizi seviyoruz be…
Bu Başbakan doğuda ayrı batıda ayrı, kuzeyde ayrı, güneyde ayrı konuşan başbakan değildir.
Biz söz verip sözünü unutanlardan olmadık. Gönül diliyle konuşuyoruz. Diyarbakır’a gelip sonra sırtını dönenlerden olmadık.
2005 yılında burada ne dediysek onurumuzla, şerefimizle onun arkasında durduk.
Demokratikleşme bir zihniyet devrimini gerektirir. Eğer bu zihniyeti değiştirmezseniz hiçbir şey değişmez.
Onun için önce zihniyeti değiştirdik. İnsana bakışı değiştirdik. Ezberleri bozarak işe başladık. Baskıya dışlamaya direndik.
“ŞİMDİ KAPIYI AÇIYORUZ, YENİ ANAYASA 2011’DEN SONRA”
Bu anayasa değişikliği ile her şey bitmiyor. 2011 seçimlerinden sonra daha geniş tabanlı yeni bir anayasanın temellerini atıyoruz. Yani şimdi kapıyı açıyoruz kapıyı.
Ayrımcılık yapan anlayışları hep karşımıza aldık. Kardeşliğimiz bozmak isteyenlere karşı 12 Eylül bir manifestodur.
Partiyi kurmak için buraya geldiğimizde bize “olağanüstü hali kaldır yeter” dediler. Şimdi kimse olağanüstü hali hatırlamıyor çünkü her şey normale döndü.
Dediler ki 'DGM’leri kaldırın.' Kaldırdık ama o da unutuldu. Neden çünkü hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.
KÜRTÇE TV YAYINI YARIM SAATTEN 24 SAATE ÇIKTI
Devletin televizyonu günde yarım saat yayın yapıyordu. Biz ne yaptık devletin bir kanalını 24 saat Kürtçe yayın yapar hale getirdik.
Suça itilen çocuklarla ilgili yasayı düzenleyerek bu çocukların cezaevinden çıkmasını sağladık mı. Bütün bunları yoğun çalışmalarımızla sağladık.
KİMSEYİ TEHDİT ETMEDİK
Muhalefet lideri bize atfen diyor ki biz halka“Evet oyu vermezseniz Yeşil Kartı kaldıracağız” diyormuşuz.
İstanbul’da afişler asmışlar diyorlar ki “Rahibe kıyafetine evet.”
Yani benim başörtülü bacımın kıyafetini rahibe kıyafetiyle özdeşleştiren anlayış.
Bugüne kadar ne ben ne de arkadaşlarım yeşil karta ve herhangi bir konuya ilişkin bir tehdidimiz olmamıştır olamaz.
Biz seçimlerin boykot edilmesini de anti demokratik bir yaklaşım olarak görüyoruz.
Sizler buradan seçtiğiniz milletvekillerini neden gönderiyorsunuz “Gidin bizim haklarımızı koruyun” diye.
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|
|
|
DİĞER HABERLER |
|
|
|
|
|
|
|