|
21 Eylül 2014'de başkent Sana'yı kuşatarak 4 gün süren çatışmaların ardından kontrolü ele alan Husiler, kentte ordunun ve güvenlik güçlerinin hakimiyetini tamamen kırdı. Husilerin bu girişimi Sana ile sınırlı kalmayarak, stratejik liman kentlerini de içine alan bir ilerleyişe dönüştü. Husiler, Sana'nın ardından Kızıldeniz kıyısında iki önemli liman kenti El-Hudeyde ve El-Muha'yı da kontrolü altına aldı.
Daha önce hareketin merkezi olan Sa'da ve Amran kentlerine de sahip olan Husiler, ikinci büyük kent Taiz'e ve El-Kaide'nin kontrolünde olan el-Beyda kentine de göz dikti. Taiz'e girebilmek için kilit konumdaki İbb kentini de kontrolü altına alan Husiler, el-Beyda'daki el-Kaide varlığını da büyük ölçüde bitirdi. Husilerin bu ilerleyişi şimdilik bu kentlerle sınırlı kalırken, son iki günde yaşanan gelişmeler Husilerin yayılımcı politikalarında "ikinci bir merhaleye geçti" yorumlarına neden oluyor.
"Başkanlık sarayına girilmesi Hadi için son uyarı"
Yemen'de Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin Ofis Müdürü Ahmed Avad bin Mübarek'in 17 Ocak'ta kaçırılmasıyla başlayan gerginlik, Husilerin, önceki gün Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Hadi'nin, Sittin Caddesi'ndeki konutuna saldırısıyla ülkeyi yeniden dünya gündemine taşıdı.
Husilerin sarayı kuşatması, ülke medyasında Hadi için "son uyarı" yorumlarına neden olurken, Husilerin ülke siyasetinde ele geçirmek istediği konum ve çizdiği yol haritasında "Hadi'nin saf dışı bırakılmasının yer aldığı" belirtiliyor. Ensarullah Hareketi'nin lideri Abdülmelik el-Husi'nin dün harekete bağlı el-Mesire televizyonunda yaptığı konuşmasında, Hadi'nin 2 yıllık geçiş sürecinde ülke sorunlarının çözülmesinde yetersiz kaldığını ifade etmesi bu yorumları destekler nitelikte.
'Hadi, el-Kaide ile mücadeleden bilerek geri durdu"
Abdülmelik el-Husi'nin konuşmasındaki en önemli noktalardan biri, Paris'teki olaylardan sonra bir anda dünya gündemine giren Arap Yarımadası el-Kaidesi'nin Yemen'deki konumu oldu. Husi, Cumhurbaşkanı Hadi'nin el-Kaide ile mücadeleden bilerek geri durduğunu iddia ederek, Hadi'nin orduya örgüte saldırı emrini vermediğini öne sürdü. Husi bu iddiası ile dünyaya da mesaj vererek, Hadi'nin el-Kaide ile mücadele etmediğini söylemeye çalıştı. Husi, Ensarullah Hareketi'nin silahlı milislerini de överek, "Ordunun yapmadığı işi biz yaparak el-Kaide ile mücadele ediyoruz" mesajı verdi.
Sıradaki hedef Marib
Husilerin ilerleyişi ve ülke siyasetinde artık "tek söz sahibi grup" olmaya çalışması, Abdülmelik el-Husi'nin konuşmasındaki bir diğer ayrıntı olarak öne çıktı. Husi, hareketin ülke kaderi için "tek çare" olduğunu belirterek, Yemen halkına, "Biz yıkmaya gelmedik. Bizim hedefimiz siz değilsiniz. Bizim hedefimiz yozlaşma ve ülkenin dışa bağımlı hale gelmesine sebep olan siyasilerdir" şeklinde seslenmesi de dikkati çekti.
Husi'nin konuşmasındaki belki de en önemli ayrıntı, hareketin bir sonraki hedefinin ipuçlarını veren, "Marib kenti ve buradaki kabilelerle savaş" kısmı oldu. Sa'da, Amran, Sana, El-Hudeyde, El-Muha, İbb ve el-Beyda'yı kontrolü altına alan Husilerin en önemli hedefi ise şu anda Marib kenti.
Marib, ülkenin sahip olduğu doğalgaz ve petrol yataklarına ulaşabilmek için kritik bir konumda bulunuyor. Marib kenti, Suudi arabistan tarafından desteklendiği iddia edilen Sünni kabilelerin kontrolünde bulunuyor. Zengin yataklara ve ülkenin elektrik ihtiyacını sağlayan santrallere sahip olabilmek için bu kabileleri saf dışı etmek gerektiği belirtiliyor. Husilerin karşısında duran ve ellerinde ağır silahlar olan bu kabileler, savaşçı karakterleri ile dikkati çekiyor. Son olarak Marib'teki aşiret liderlerinden Şeyh Hamad Bin Vahid'in, "Cumhurbaşkanı Hadi, Marib'i teslim etmek için Husilerle komplo kuruyor. Hadi, Amran'ı Husilere verdi ancak Marib sakinleri, kenti Husilere teslim etmeyecek" açıklaması bölgede yeni ve büyük bir savaşın yakın olduğu yorumlarına yol açıyor.
İran: "Husileri destekliyoruz"
İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti, Yemen'deki "Husileri" desteklediklerini açıkladı. Velayeti, Hizbullah'ın ülkeye yönelen tehditlere karşı Lübnan ordusunun yanında yer aldığını hatırlatarak, "Hizbullah'ın Lübnan'da üstlendiği rolü, Ensarullah'ın da Yemen'de üstlenmesini umut ediyorum" ifadelerini kullandı.
Husi Ensarullah Hareketi İran'la aynı çizgide
Husi Ensarullah Hareketi'nin, ideolojik açıdan Yemen'deki Sünni ve Zeydi hareketlerden bağımsızlaşarak, İran yönetimiyle aynı çizgide 12 İmamcı Şii bir siyasal oluşuma dönüştüğü değerlendirmeleri yapılıyor. Husiler, demokratik ve çoğulcu bir devlet yönetimini reddederek, devletin meşruiyetinin Hz. Muhammed'in soyundan gelen yöneticilere ait olması gerektiğini iddia ediyor. 1979 Devrimi sonrası İran'da kurulan, din adamlarının egemen olduğu, "Velayet-i Fakih" sistemine benzer bir "İmamlar devleti" talep eden Husiler, Yemenli analistler tarafından İran yönetimiyle koordineli olarak hareket eden, Lübnan Hizbullah hareketine benzetiliyor. Husilerin devlet teorisi, Husi soyunun Hz. Muhammed'e dayandığı ve dolayısıyla devletin egemenlik hakkının Husi soyuna ait olduğu iddiasına dayanıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|