İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İSTESOB) Başkanı Faik Yılmaz'ı ziyaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, ziyaret sırasında esnafla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu sabah rektörlerle bir araya geldiğini ve kendilerini yine suçladığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Biz ne dedik? Başbakan'ın kulakları duymuyor herhalde... Dedik ki; 'İddia çok ciddi bir iddia.' Bir devletin büyükelçisi, o devletin Başbakanı'na yönelik olarak 'İsviçre'de 8 ayrı hesabı var' diyorsa bu iddia ciddidir. Ciddi olduğu için de medya manşetlere taşıdı. Ciddi olduğu içindir ki Amerika dahil, Fransa dahil, Almanya, İngiltere hepsi konuşuyor. Yapacağın nedir? Kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmaktır. Bitti, o kadar. Söylediğimiz budur. 'Vay efendim, bunu niye söylersiniz?' Niye 'benim hesabım yoktur' diye konuştun? Sonra da dedik ki, bu çok basit bir şey. Gidersin İsviçre'deki bankalara dersin 'benim burada hesabım var mı, yok mu yazılı olarak verin.' Sana verirler; 'Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bizde hesabı yoktur' derler. Sen de gider tazminat davası mı açarsın ya da başka bir şey mi yaparsın, 'İşte bak delillerim bunlar' dersin. 'İşte bankalara başvurdum. İsviçre'de tek kuruşum yok arkadaşım' dersin. Bizler de 'helal olsun' deriz. Başvurur, alır yanıtını ve hesabını da sorar. Şimdi kızacağı yeri unutmuş, gücü yetmiyor, cesaret edemiyor. 'Kime kızmam lazım? Ana muhalefete ve medyaya kızmam lazım. Niye bunu haber yapıyorsunuz' diye... Sayın Başbakan, bu dünyanın her yerinde haberdir ve dünyanın her yerinde önemli bir haberdir."
MALİ SİCİLİN TEMİZ DEĞİL
''Biz niye dedik, 'Sayın Başbakan çık kamuoyunun takdirine açıklama yap.' Gayet mütevazı bir üslup kullandık'' diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''O celallendi, bağırdı, çağırdı. Demek ki Sayın Başbakan susmayacak. Ona bir şey söylüyorum; Sayın Başbakan, senin mali sicilin, mali geçmişin temiz değil. Önce bunu bil. Eğer 'benim mali sicilim temizdir' diyorsan ve yüreğin varsa senin yandaş televizyon kanallarından birinde gel karşıma çık.
Sayın Başbakan bize ders veriyor. Diyor ki, 'biz büyük düşünüyoruz, onlar da büyük düşünsün.' Eyvallah. Büyük düşünmeye eyvallah. Biz her zaman büyük düşünüyoruz. Her zaman söyledik ama biz size 'büyük düşünün' derken 'büyük götürün' demedik. Sayın Başbakan diyebilir ki, 'Efendim biz büyük götürmedik.' Niye söylüyorum? Senin yandaş televizyon kanallarından birisine gel, ben AKP'nin kimlere nasıl büyük götürdüğünü belge belge önüne koyacağım. Gelsin bakalım. Onun için Başbakan'ın mali sicili temiz değil. Etrafına baksın. Var mı hayali ihracatçısı etrafında? Baksın bakalım. Nasıl götürmüş, nasıl büyük götürmüş sorsun. Eğer 'nereye sorayım' diye düşünmek istiyorsa bana başvursun. Ben nereye başvuracağını biliyorum. Sayın Başbakan sanıyor ki, ben bağırırım, çağırırım bunlar bir ses çıkarmazlar. Eğer iş bağırmaya çağırmaya kalsa biz senin sesini keseriz Sayın Başbakan. Biz yine sorumlu bir ana muhalefet olarak, yeri ve zamanı geldiğinde konuşuyoruz. Söyleyeceğimizi de söylüyoruz. Sayın Başbakan'ın da bunu çok iyi bilmesi lazım.''