Rahmet peygamberi Hazreti Muhammed'in doğum günü olan Mevlid Kandili, yarın idrak edilecek.
Ankara Müftüsü Prof. Dr. Mefail Hızlı, yaptığı açıklamada, Hazreti Muhammed’in dünyaya teşrif ettiği müstesna bir gecenin eşiğinde bulunulduğunu belirtti.
"1443 yıl önce yine pazar gününü pazartesiye bağlayan böyle bir gecede, dünya tarihinin, etkisi kıyamete kadar sürecek en büyük gelişmesi yaşandı" ifadelerini kullanan Hızlı, bütün evreni rahmetiyle kuşatan Allah'ın, bunu alemlere en güzel şekilde tanıtacak bir peygamberi insanlığa hediye ettiğini söyledi.
Bütün insanlığa "rahmet peygamberi" olarak gönderilen son elçinin, barış, huzur ve mutluluk dolu mesajlarının bugün çok daha önemli ve anlamlı hale geldiğini vurgulayan Hızlı, "Huzursuzluğu, öfkeyi, acımasızlığı ve düşmanlığıyla bu dünyayı kirletenlere, insanlık için en güzel örneğin o muhteşem gölgesine sığınmaktan başka bir yolu olmadığını işte bu kandil gecesinde bir kez daha hatırlatmış olacağız" diye konuştu. Müftü Hızlı, şunları kaydetti:
"Kutlu Peygamber'in doğum gecesi, sadece Müslümanlara değil, huzur ve mutluluk arayan bütün bir insanlığa şüphesiz en büyük armağandır. Bütün Müslüman kardeşlerimizi, son peygamberin bu doğum gecesinde, oluk oluk yağacak rahmet sağanağında arınmaya davet ediyoruz. Bu gecenin ülkemize ve İslam alemine birlik, beraberlik ve huzur getirmesini Yüce Mevla'dan niyaz ediyoruz."
"MEVLİD, DOĞUM DEMEK"
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halide Aslan da Hicri takvimde Rebiülevvel ayının on birinci gününü on ikinci güne bağlayan gecenin, doğum manasına gelen "Mevlid Kandili olduğunu söyledi.
Bu gecede çeşitli mucizelerin gerçekleştiği ifade edilse de asıl önemli olanın Hazreti Muhammed'in dünyaya gelişinin canlılığını korumak ve bu özel anı hatırlamak olduğunu vurgulayan Aslan, Müslüman Arapların, Hazreti Peygamberin ölümünden sonra, doğumunu kutlamak için herhangi bir tören düzenlediklerine dair bulguların ise mevcut olmadığını bildirdi.
Mevlidi günümüzdeki manasıyla halkın katılımını da sağlayarak ve büyük ziyafetler, şölenler tertipleyerek bir bayrama dönüştüren ilk hükümdarın Selçuk Atabeklerinden Muzafferüddin Gökböri olduğunu belirten Aslan, bu dönemden sonra mevlidin bütün İslam aleminde kutlamaların yapıldığı bir tören haline geldiğini dile getirdi. "Mevlid Kandili, Osmanlı İmparatorluğu’nda en canlı kutlanan mübarek geceydi denebilir" ifadelerini aktaran Aslan, şunları söyledi:
"Mevlid gününden önce protokole dahil devlet adamlarına davetiyeler gönderilir, ne zaman hangi camide bulunacakları bildirilerek davetlilerin tören kıyafetleriyle belirtilen camide bulunmaları sağlanırdı. Padişahın mahfel-i hümayuna gelmesi, cemaate özel bir işaretle bildirilince, cemaat hep birden ayağa kalkar ve yine işaretle otururlardı. Mevlidin okunup bitmesinden sonra, padişah vükelaya, kürsi şeyhlerine, mevlidhanlara, müezzinlere ve diğer gerekenlere hil'atler giydirir, şeker ve şerbetler dağıtılırdı. Bu merasim her sene, Mekke-i Mükerreme Emiri tarafından müjdeci başı ile gönderilen, sadakatini bildiren bir mektubun reisülküttab tarafından padişaha verilmesi ile devam eder, mektubun açılıp okunmasından sonra, Emir tarafından gönderilen nefis hurmaların camide bulunanlara dağıtılması ile son bulurdu. Mevlid'in resmi törenle kutlanışı 1910’dan itibaren kanunla kabul edilmiş ve bu törenlere Cumhuriyet’in ilanına kadar devam edilmiştir. Sarayda veya padişahın katılımıyla camide büyük törenlerle ve çok pahalı hediyelerin dağıtımından sonra okunan mevlidlerden başka hemen her devlet adamının ve zenginin konağında, camilerde, mescidlerde ve halktan kimselerin evlerinde de mevlid okutulmakta idi."
Hazreti Peygamberin doğum hikayesi daima geceleri okunduğu için o gece tezkereler yazılarak davet edilen misafirlere mükellef yemekler hazırlandığını ve sofralar kurulduğunu anlatan Aslan, bu sofralarda her çeşit meyvenin bulunduğunu belirtti.
"Halk, padişaha maruzatlarını sunardı"
Kandillerin halkın padişaha maruzatını sunmalarına da vesile olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Aslan, bu gecelerin Osmanlı mutfağının da zenginleşmesine katkı yaptığını söyledi.
Mevlid Kandili'nde neler yapılmalı, nasıl ibadet etmeli?
Mevlid Gecesi ve gündüzünü şöylece ihya etmeye çalışmalıyız:
- Tövbe etmek: Bu mübarek gece kusur ve günahlarımızdan tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. En azından bir tesbih "Estağfirullah" demeliyiz. Diğer kutlu zamanlar gibi Mevlid gecesi de, özümüze dönerek gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulama, unutarak ve bilmeyerek işlediğimiz hatalara tövbe edip bağışlanma dileme, kendimizi ve irademizi yenileme zamanıdır. Tövbe, işlediğimiz hatalardan dolayı Yüce Mevla'nın huzurunda mahcubiyet ve pişmanlık duyma, günahlara bir daha dönmemek üzere yüz çevirme, hayatımızda yeni ve tertemiz bir sayfa açmaya karar verme demektir. Tövbe, günahla kirlenen ruhumuzu yıkamanın ve yeniden dirilişin ifadesidir.
- Salat ü selâm okumak: Peygamberimiz (S.A.V.)'e hiç olmazsa bir tesbih salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, "Es-salatü ve's-selamü aleyke ya Resûlallah" demeliyiz.
Kur'an-ı Kerîm okumak veya dinlemek: Böyle mübarek bir gecede yapacağımız ibadetlerin en önemlisi Kur'an-ı Kerim'i okumak, dinlemek ve anlamı üzerinde düşünmektir. Çünkü Kur'an-ı Kerîm Cenâb-ı Hakk'ın insanlığa son mesajıdır. O'nun iyi anlaşılması ve uygulanması halinde insanlık mutlu olacaktır. Ondört asırdan beri okunan Kur'an, insanı dinamizme çağıran, aklın ve gönlün şifa kaynağı, ilim ve irfan menbaıdır. O, anlaşılmak ve insanlığa rehber olmak için gönderilmiştir. Bu itibarla sadece okumayı öğrenmekle ve okumakla yetinilmeyip içeriğinin de bilinmesi, Kur'an'ın ne anlattığının kavranılması, hatta onun kendi hayatımıza da yansıtılması gerekir.
- Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hayatını ve ahlakını okuyup iyice anlamak. Mevlid Gecesini idrak edip ihya ederken bir de şu hususu iyice tefekkür etmemiz gerekir. Mevlid Gecesi neden mübarek, büyük bir gece oldu? Evet neden? Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bu gece dünyayı şereflendirdi de ondan… O halde bu mübarek gecede Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz ile olan ilgi ve alâkamızı, münasebetimizi iyice gözden geçirmemiz gerekiyor. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sünnetin şahsi hayatımıza, iş hayatımıza ve ev hayatımıza uygulayabiliyor muyuz?
- ALLAHü Teâlâ'ya tam bir huşu içinde dua ve niyazda bulunmalıyız. Çünkü dua, rahmet kapılarının anahtarı, kulluğun ruhu ve ibadetin özüdür. Yalnızlaşan insanın sınırsız ve sonsuz kudret sahibi olan ALLAH'ın azameti karşısında aczini kabullenmesi, O'na sığınması ve O'na yakarması, ne isteyecekse O'ndan istemesidir. İnsanın yaratıcısına yaklaştığı en vasıtasız andır. Dua, sınırlı, sonlu ve aciz varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi Rabbi ile kurduğu bir köprüdür, Mevlid-i Mutlak'ı imdada çağırmasıdır. Dua, kulluk esprisi içinde ve sıradan isteme anlamlarının ötesinde, ALLAH Teâlâ'nın Rablık ve ilahlık hakikatine en köklü bir sığınma hadisesidir.
- Namaz kılmak: Mevlid Gecesi ve gündüzündeki namazları cemaatle kılmaya son derece gayret göstermelidir. Kaza namazı bulunan kimseler, bu namazlarını kaza etmeye çalışmalıdırlar. Üzerinde namaz borcu olan kimsenin bu gecede hiç olmazsa bir günlük namaz kaza etmesi uygun olur. Böylece hem borcunu öder hem de geceyi ihya etmiş olur. Tekellüf yani zorakilik-bitkinlikten kaçınılmak sûretiyle nafile namaz da kılınmalıdır. Mevlid Gecesi namazının muayyen bir şekli yoktur. Mümkünse, kandil gecesi olması sebebiyle tesbih namazı kılınır. Secde ayetleri okunup, secdeler yapılır. Dua edilir.
- Mevlid Gecesi gündüzünde mezarlar, bizden dua bekleyen yakınlarımızın kabirleri ziyaret edilmeli. Ruhlarına Kur'an-ı Kerim okumalı, dua etmeli, onlar için de ALLAH Teâlâ'dan afv ü mağfiret dilemeli, böylelikle ruhları şad edilmelidir. Ayrıca Peygamberimiz (S.A.V.)in, ashabın, tabiinin, diğer büyüklerimizin, akrabalarımızın özellikle analarımızın, babalarımızın... Kısacası bütün Müslümanların ruhlarına Kur'an-ı Kerim okunmalıdır.
- Mevlid Gecesi ve gündüzünde fakir fukarayı, yetim ve kimsesizleri görüp gözetmek, ihtiyaç içerisinde kıvranan din kardeşlerimizin yardımlarına koşmak, onlara imkanlar ölçüsünce tasaddukta bulunmak mutlaka yapmamız lâzım gelen bir husustur. Çünkü Cenab-ı Hak:"ALLAH Teâlâ sana ihsan ettiği gibi sen de başkalarına ihsan et." (Kasas Sûresi: 77) buyurmaktadır. Ebu'd-Derda (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Fakirleri kollayıp gözetiniz. Çünkü siz aranızdaki fakirler sayesinde (onların duası bereketi ile) rızıklandırılıyor ve ALLAH Teâlâ'dan yardım görüyorsunuz," (Ebû Davud, Cihad: 70, Tirmizi, Cihad: 24, Nesei, Cihad: 43, A.b.Hanbel, 5/198) buyurdu.