CTP-BG, UBP hükümetinin göreve geldiği yıldan itibaren “ayrılıkçı, yasakçı, ırkçı ve gerici politikalarla dünyadan kopuk, itaatkâr ve edilgen insanlar yetiştirmeye çalıştığını” da ileri sürdü.
CTP-BG Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, bugün Genel Sekreter Asım Akansoy ve CTP-BG Milletvekili, Eğitim Komitesi Başkanı Mehmet Çağlar’la birlikte basın toplantısı düzenleyerek, ülkedeki eğitim sistemini eleştirdi ve eğitim sisteminin “yalan, belirsizlik ve perişanlık” üzerine kurulduğunu savundu.
YORGANCIOĞLU: “ÜLKE YANGIN YERİ”
Basın toplantısında ilk sözü alan Genel Başkan Yorgancıoğlu, UBP’yi “ülkeyi yangın yerine çevirmekle” suçlayarak, toplumsal tüm kesimlerin dolaylı olarak zarar gördüğünü ifade etti.
Yorgancıoğlı, ülkede yaşamın gerçekten zorlaştığını, 2 yıldır hiçbir maaş artışı yapılmadığını, ancak ekonominin “uçtuğunun” söylendiğini ifade ederek, halkın birikimlerini harcadığını ve günden güne fakirleştiğini savundu.
Bu durumun, ülkenin geleceği çocukların eğitim sisteminde de aynı olduğunu belirten Yorgancıoğlu, eğitimde Şırnak’ın gerisine düşüldüğünü, çünkü eğitim sistemine gerekli yatırımın yapılmadığını iddia etti.
ÇAĞLAR: “LTB’DEN DE BETER”
CTP-BG Güzelyurt Milletvekili, Eğitim Komitesi Başkanı Mehmet Çağlar da, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın eğitim sistemini; “partizan, vizyonsuz ve iş bilmez icraatlarıyla Lefkoşa Türk Belediyesi'nin batık durumundan da beter bir hale getirdiğini” ileri sürdü.
Eğitim Bakanlığı’nın 2011-2012 Öğretim Yılı’nda eğitim sistemine en kötü dönemini yaşattığını ileri süren Çağlar, “gerçekleştirilmeyen, boş sözler ve hayali vaatler” üzerine kurgulandığını ileri sürdüğü eğitim sisteminin “duvara tosladığını ve söylenen yalanların gün yüzüne çıktığını” söyledi.
Çağlar, eğitim sisteminin, çocukları birer yarış atı gibi yarıştırdığını, ezbere dayalı, plansız, programız, eğitim bilimi ilkelerinden çok uzakta anlayışlarla yönetildiğini savunarak, eğitimin, adeta bir “sınavlar sistemi” haline dönüştüğünü öne sürdü.
“Akademik sınıflar, yönlendirme sınavı yerine yerleştirme sınavı, SBS ve Kolej Giriş Sınavı, tam gün eğitim, Girne’ye ortaokul sözü, ilahiyat bölümü ve külliye, 4+4+4 sisteminin uygulanması” konusunda yalanlar söylendiğini savunan ve bunları örnekler vererek basına anlatan Çağlar, şu görüşlerini savundu:
“Sonuç olarak, UBP hükümetinin Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı icraatları, yalanlar ve boş vaatler üzerine kurgulanmıştır. Ancak bu anlayış eğitim sistemimizi bitirmiş, başta da vurgulandığı gibi Lefkoşa Türk Belediyesi'nden beter hale getirmiştir.
UBP hükümeti, göreve geldiği 2009 yılından itibaren, ayrılıkçı, yasakçı, ırkçı ve gerici politikalarla dünyadan kopuk, itaatkâr/edilgen insanlar yetiştirmeye çalışıyor. UBP’nin üç yıllık hükümeti döneminde iki eğitim bakanı değişikliği olmasına rağmen, eğitim politikalarında UBP’nin genel anlayışı ve dünya görüşü nedeniyle hiçbir değişiklik olmamıştır.
UBP’nin dini yaklaşımları yanı sıra ayrılıkçı ve yasakçı politikaları da, hem yüksek öğretimde hem de yükseköğretim öncesi eğitimde ağır hasarlara neden olmuştur.
UBP, geleneksel gerici, ırkçı ve yasakçı anlayışını tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da uygulamaya koyuyor. 2004- 2008 döneminde AB kurumları ile kurulan diyaloglar, bir bir ortadan kaldırılıyor. 2009-2010 ders yılında AB ajandalarının okullara dağıtılmasını yasaklayan Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2011 yılında da Bakanlık bünyesinde kurulmuş olan AB Ofisini de kapatmış, okullarımızın ve öğretmenlerimizin AB olanaklarından yararlanmalarına son vermiştir.
UBP'nin, Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu konusundaki yaklaşımları da hiç değişmemiştir. 2004 öncesinde Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu taşıyanlara ceza vermeyi öngören UBP, bugün de bu pasaportla yurt dışında kursa, eğitime veya herhangi bir etkinliğe katılacak olanlara devlet katkısı vermeme kararı almıştır.”
Çağlar, UB’nin, CTP hükümeti döneminde, üniversitelerdeki öğretim elemanı açığının giderilmesi, çağdaş, farklı kültürlerle yoğrulmuş, nitelikli, yabancı dile haiz insan yetiştirilmesi amacıyla üçüncü ülkelerde master ve doktora eğitimi almaları teşvik edilen ve karşılıksız bursla desteklenen gençleri “aykırı gençler” olarak gördüğünü ve olanaklarını kısıtlamaya çalıştığını iddia ederek, şu görüşleri ifade etti:
“Bununla da kalmayarak TC kurumlarına şikâyet etmektedir. Bu anlayışın, üçüncü ülkelerden mezun olan birçok gencimizin Türkiye’deki iş olanaklarına da olumsuz yansıyacağı unutulmamalıdır. Gençlerimizin üçüncü ülkelerde eğitim almalarını uygun bulmayan bu anlayış, üçüncü ülkelerle öğrenci ve öğretmen değişim programlarına da karşı çıkacaktır.
UBP, ırkçı ve yasakçı yaklaşımlarını Güney Kıbrıs’ta eğitim alan gençlerimiz için de ortaya koymakta, GCE A Level sahibi öğrencilerin TC Üniversitelerine kabul edilmemelerini 14.10.2010 tarihli, bir önceki Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu imzalı yazı ile talep etmekte, bu talep de ilgili kurumlarca uygun bulunduğundan söz konusu başarılı gençlerimizin Türkiye’nin seçkin üniversitelerinde eğitim almaları engellenmektedir. Bu engel karşısında üçüncü ülkelere yönelen gençlerimiz ise ‘aykırı gençler’ olarak tanımlanmakta, gerek KKTC’de gerekse Türkiye’de dışlanmaya çalışılmaktadır.”