Kıbrıs Türkü’nün insan haklarının tanınması ve Kıbrıs’ta iki halk arasında mümkün olabilecek bir çözümün ancak Kıbrıslı Türkler’in bağımsızlığını güvence altına alabilecek kendi devletinin tanınması ile mümkün olabileceğini kaydeden Yılmaz Işık, bu konuda BM’ye çağrıda bulundu.
Yılmaz Işık yayınladığı mesajda, Kıbrıs Türk halkının 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutlayarak, Kıbrıs Türk halkının 45 yıldır tanınmış bir devletten ve insan haklarından yoksun olarak izolasyon ve ambargolar altında yaşamaktan kurtulması dileğinde bulundu.
Işık ayrıca, TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı dünyada ve Türkiye Cumhuriyeti’nde insan haklarına önemli katkılarından dolayı “İnsan Haklarında Yılın Devlet Adamı” olarak ilan ettiklerini bildirdi.
“Kıbrıs Cumhuriyeti”nin silahla gasp edildiğini ve bu yüzden meşru olmadığını kaydeden Yılmaz Işık, BM ve AB’nin de işlenen bu suça ortak olduğunu ifade etti.
“KKTC’nin varlığı, Kıbrıs Türk halkının insan haklarının güvence altına alınmasını zorunlu kılan geri çevrilemez tarihi bir sürecin doğal sonucudur” diyen Işık, bu hakkın devredilemeyeceğini, kesinlikle vazgeçilemeyeceğini, bu haktan vazgeçmenin en basit deyimle insanlık haysiyetine aykırı olduğunu söyledi.
Yılmaz Işık şöyle devam etti:
“Bugüne kadar aşılması mümkün olmayan Rum uzlaşmazlığına karşın AB’nin Kıbrıs politikaları, Kıbrıs Türk halkının insan hakları için olduğu kadar 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti üzerindeki ortaklık haklarını inkar, ihlal ve gasp etmekte olan ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Kıbrıs Rumlarını 2004 yılında ‘BM Annan planına’ referandumda hayır demelerine rağmen tek taraflı olarak AB ilke ve kriterlerine aykırı ihtilaflı bir ülke olarak AB üyeliğine almakla bu tehdit kesinlik kazandı.
Derneğimiz, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gaspı Kıbrıs Rumları tarafından sürdürüldüğü sürece Kıbrıs’ta hiçbir çözümün hiçbir zaman özellikle AB üyeliğinden sonra mümkün olamayacağı;
Kıbrıs Türk halkının tüm barışçı emel, eylem ve beklentilerine rağmen sonuç alınamayan 50 yıllık görüşme süreci ve 24 Nisan referandumundan sonra 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklık haklarının meşru sonucu olan ‘iki bağımsız devlet’ esasına;
Bizzat BM’nin kuruluş amaç ve temel ilkelerinin esası olan en temel insan haklarından ‘bir halkın kendi kaderini belirleme’ haklarına saygı göstermeli ve hedeflenen çözümün bu aşamadan sonra ancak KKTC’nin tanınmak suretiyle üyeliğe alınacağı AB içerisinde iki üye devletin entegrasyonu ile mümkün olabileceği gerçeğinden hareketle;
Kıbrıs Türk halkının bağımsızlığı ve devletini tanımaları için BM ve üye devletlere çağrı yapmaktadır.”