TDP’den yapılan açıklamaya göre, şura günü, daha önceki şuralarda alınan kararların hayata geçirilmediği yönündeki eleştiriler üzerine, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın, Eğitim Bakanı ve ekibine alınacak kararların süratle yasallaştırılması çağrısı yaptığını anımsatan Özyiğit, Denktaş’a söylemlerinin arkasında durma çağrısı yaptı.
Eğitim Şurası’nı düzenleyen Milli Eğitim Bakanlığı olduğu halde, kararları beğenmeyenlerin KTÖS’ü protesto etmelerinin ise manidar olduğuna dikkat çeken Özyiğit, KKTC’de “bir ümmet toplumu yaratılmasını öngören” İlahiyat Koleji’nin kapatılması ve zorunlu din eğitimi ile ilgili alınan kararların, laiklik başta olmak üzere, Atatürk ilke ve devrimlerini benimsemiş olan Kıbrıslı Türkler tarafından memnuniyetle karşılandığını ileri sürdü.
TDP Genel Başkanı Özyiğit, Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlar ile Şura sonrasında yaşanan tartışmalara yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Eğitim Şurası’nın ülkede ve dünyadaki gelişmeler ile değişimler dikkate alınarak köklü değişimlere gereksinim duyulduğu zaman toplanması gerektiğini belirten Özyiğit, Şura’nın bu bağlamda bir gereklilik olduğunu kaydetti.
“ŞURA ÖNCESİ CİDDİ HAZIRLIK ŞART”
Şura öncesi çok ciddi bir hazırlık gerektiğini, Şura’nın bir ana teması olması ve şurada tartışılıp karara bağlanması düşünülen konuların belirgin bir şekilde ortaya konulması gerektiğini kaydeden Özyiğit, “Ortaya konulacak ana tema ve diğer konularla ilgili olarak Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) tarafından istatistiki araştırmalar yapılmalı, dünyadaki örnekler ve benzer uygulamalar incelenip veriler ortaya konulmalıdır. Bu veriler Talim Terbiye Dairesi, YÖDAK ve Üniversitelerarası Kurul tarafından incelenip ortaya bir bilimsel taslak çalışma çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Ortaya çıkan taslak çalışmanın kamuoyunun bilgisine getirilerek, ilgili sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları ile enine boyuna tartışılıp geliştirilmesi gerektiğini de belirten Özyiğit, bunun sonucunda, karar verme aşamasına gelindiğinde ise şuranın toplanıp gerekli kararların üretilmesi, üretilen kararların da süratle hükümet tarafından değerlendirilip Bakanlar Kurulu Kararı’na dönüştürülüp yasalaşması için Meclise sevk edilmesi gerektiğini söyledi.
“ŞURA, YAPILMAK İÇİN YAPILDI”
Şura öncesi yapılması gerekenlerin yapılmadığını ve sırf bütçe ayrıldı diye “şura yapmış olmak için yapıldığını” savunan Özyiğit, ana tema belli olmadığı için de, katılımcıların kendi hassasiyetlerine göre kararlar üretmek için çalıştıklarını, sonuçta da Eğitim Bakanı’nın beklemediği ve benimsemediği bazı kararların üretildiğini kaydetti.
“BOLOGNA SÜRECİ DİKKATE ALINMALI”
Özyiğit, Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulmak için yeniden başlayan görüşmelerin sürdüğünü anımsatarak, eğitimin yeniden düzenlenmesi aşamasında, Güney’de uygulanan sistemin gözden geçirilmesi, çözümle birlikte girmeyi hedeflenen “AB’deki eğitim standartlarının da (Bologna Süreci) dikkate alınması” gerektiğini kaydetti.
“KARARLARA HERKES SAYGI DUYMALI”
Cemal Özyiğit, örgütleri tarafından görevlendirilen ve Şura Tüzüğü’ne uygun olarak belirlenen 166 eğitimcinin bir haftalık yoğun bir çalışma temposu sonucu ürettikleri kararlara, herkesin saygı duyması gerektiğini kaydetti.
Geçtiğimiz Eylül ayında AKP Hükümeti’nin Türkiye’de “andı” uygulamadan kaldırmasına hiçbir tepki göstermeyen kesimlerin, “Kıbrıslı Türklerin sömürgeci İngiliz’e ve papazın ordusuna karşı direnerek, kendi kültürünü, dil, din, inanç ve geleneklerini korumasında, toplumsal varoluş, barış, demokrasi ve insanca yaşam kavgasında daima en ön saflarda mücadele etmiş olan öğretmenlere tepki göstermesini ‘çirkin’ olarak” nitelendirdi.