Dünyanın en saygın bilim dergilerinden ''Science'' ve ''GE HEALTHCARE'' firmasının 4 kıtadaki en iyi araştırmacılara verdiği, ''2010 yılı Avrupa Kıtası Genç Araştırmacı Ödülü'' Türk bilim insanı molekülerbiyolog Ataman Şendöl'e verildi.
Dr. Şendöl, yaptığı araştırmada kanser hücrelerinin oksijen yetersizliği nedeniyle ölmediğini ortaya koydu ve buna neden olan bir geni buldu.
Science Dergisi ve GE HEALTHCARE firması, 15 yıldır dört kıtadan seçtiği genç bilim insanlarına bilim ödülleri veriyor. Genç bilim insanları yaptıkları araştırmalar ve üzerine yazdıkları makalelerle bu ödüle aday olabiliyor. Jüri bir genel ve dört kıtasal kazananı seçiyor.
Türk bilimadamı Ataman Şendöl, bu yılki Avrupa ödülünü kazandı ve ödülünü Nobel ödüllerinin verildiği Stocholm'deki törenle eş zamanlı olarak bu şehirde düzenlenen törende aldı.
ÖDÜL ALANLAR ARASINDA ÇOK TANINMIŞ İSİMLER VAR
Zürih'de doğan, Zürih ve Lozan Tıp fakültesini bitiren 33 yaşındaki Dr. Ataman Şendöl,kazandığı uluslararası ödülün kendisi için büyük bir onur olduğunu söyledi.
15 yıldır verilen ödülün sahipleri arasında çok tanınmış ve kendi laboratuvarlarına sahip bilim insanlarının bulunduğunu anlatan Şendöl, ödülün kendisi için geriye bakıp son birkaç yıldır neler yaptığını görmesini sağladığını ifade etti.
KANSERLİ HÜCRELERİN NEDEN ÖLMEDİKLERİNİ ORTAYA ÇIKARDI
Şendöl, Zürih Üniversitesi Mikrobiyoloji Bölümü'nde Prof. Dr. Michael Hengartner'in araştırmacılar grubu arasında çalıştığını ve ekip olarak, bir çeşit hücrelere ait intihar programı olan ''Programlanmış Hücre Ölümü'' üzerinde çalıştıklarını anlattı.
Araştırmaları sırasında kanserli hücrelerin neden ölmediği sorusu üzerinde çalışmaya başladığını ve bunu açıklayabilmek için özel olarak iplik solucanlarının hücreleri üzerinde araştırmaya başladığını dile getiren Şendöl, şöyle devam etti:
''İplik solucanı 1 milimetre boyundadır ve 959 hücreden oluşur. Buna rağmen 20 bin geni var, yani neredeyse bir insandaki kadar, çünkü insanda 23 bin gen bulunuyor. İnsanı hasta eden genlerle iplik solucanı arasında da benzerlikler olduğunu gördük. Bu nedenle bu canlı türünü seçtik.''
Bir tümörün oluşması sırasında kan dolaşımı ve oksijen emiliminin az olduğunu ve kanserli hücrelerde oksijen miktarının sağlıklı hücrelere kıyasla azaldığını belirten Şendöl, ''Burada görülüyor ki iplik solucanında kanserli hücre oksijen azlığı sırasında başka bir programı harekete geçiriyor, böylece bu yeni harekete geçen program, intihar programını bastırıyor. Az oksijenlenme nedeniyle kanser hücreleri ölemiyor. Kanser oluşurken ve büyürken oksijen her halukarda azalıyor. Oksijen azalmasına neden olan faktörlerden birinin de bu gen olduğunu ortaya koyduk'' bilgisini verdi.
Çalışmalarını bir adım daha ileriye taşıyarak aynı mekanizmanın insanlarda oluşan melanom hücrelerinde de olup olmadığını incelediklerini ve solucanlardan aldıkları sonuçları insanlara da tatbik edebileceklerini ortaya koyduklarını bildiren Şendöl, 4 yıl süren bu çalışmalarının saygın bilim dergilerinden Nature'de yayımlandığını kaydetti.
İntern olduğunda iki ay Ankara'daki İbn-i Sina Hastanesi'nde çalışan Şendöl, bu hastanede çok güzel bir ortam bulduğunu dile getirerek, ''O bakımdan her an her şey olabilir ve araştırmalarımı bir süre de olsa Türkiye'de yürütebilirim'' dedi.