KKTC'de 2 Mart'ta yapılması planlanan eylemle ilgili olarak, KKTC'nin demokratik bir ülke olduğunu, orada miting yapılabileceğini belirterek, "Bu mitingin yapılıp yapılmaması bizim iznimize ya da onayımıza bağlı değildir. Biz sadece orada Türkiye aleyhtarı, Türkiye'nin hak etmediği bazı haksız suçlamalara karşı bir tavır ortaya koyduk, koyuyoruz" dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile cumartesi günü yaptığı görüşme hakkında Kurul'a bilgi verip vermediğine ilişkin bir soru üzerine, "Hayır. Sayın Genelkurmay Başkanımız, Sayın Başbakanımız ile evet görüştü bu doğrudur. Zaten kapalı bir görüşme de değildir bu görüşme, herkesin gözü önünde Başbakanlık Ofisi'nde gerçekleşmiştir. Tabiatıyla bir Genelkurmay Başkanı ile ülkenin başbakanının görüşmesi, varsa bir kısım talepleri, beklentileri bu konuyla ilgili veya başka konularla ilgili bunun görüşülmesi kadar tabii bir şey yoktur. Bu görüşmenin yapıldığı doğrudur. Ama içeriğiyle ilgili de burada bir görüşme yapılmamıştır" dedi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in Bakanlar Kurulu Toplantısı öncesinde görüşüp görüşmediğinin sorulması üzerine Çiçek, "Bugün Bakanlar Kurulu saat 13.00'te toplanacaktı. Ama arkadaşlarımızın ve Sayın Başbakanın programları sebebiyle biraz gecikme oldu. Hepimiz aynı anda katılamadık bu toplantıya" dedi. Ergin'in toplantıdan çıkıp, sonra yeniden geldiğinin belirtilmesi üzerine Çiçek, bu konuda bilgisi olmadığını söyledi.
KKTC'DE İKİNCİ MİTİNG
2 Mart'ta KKTC'de daha önce Türkiye aleyhine yapılan mitinge benzer bir miting yapılacağı yönündeki haberlerin sorulması üzerine Çiçek, konunun toplantıda gündeme gelmediğini belirtti. KKTC'nin demokratik bir ülke olduğunu, orada miting yapılabileceğini vurgulayan Çiçek, "Bu mitingin yapılıp yapılmaması bizim iznimize ya da onayımıza bağlı değildir. Biz sadece orada Türkiye aleyhtarı, Türkiye'nin hak etmediği bazı haksız suçlamalara karşı bir tavır ortaya koyduk, koyuyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin KKTC ile ilişkilerinin bir menfaat değil, kardeşlik ilişkisi olduğunun altını çizen Çiçek, şöyle konuştu:
"Kardeşlik kavramının içini iyi doldurabiliyorsak birbirimize karşı bazı tavsiyelerimiz olur, beklentilerimizi olur. Türkiye 8 yıllık iktidarımız döneminde, KKTC'ye 1974'ten bu tarafa hem siyasi hem ekonomik hem diplomatik en büyük katkıyı vermiş bir iktidardır. KKTC'nin Türkiye'nin dışında bir temsilciliği yoktu. Sadece Ankara'da vardı, bir de BM'ye görüşmeler olduğunda gidilir gelinirdi. Şu an Türkiye'nin çabası ile 18 yerde temsilcilik açılmıştır. Bu önemli bir katkıdır, siyasi ve diplomatik katkıdır.
Ayrıca KKTC'nin parlamenterleri Kuzey Kıbrıs meselesinin görüşüldüğü Avrupa Konseyi oturumlarına katılamazdı. Kulis yapmak üzere, derdini anlatmak üzere giden milletvekilleri ya otel lobilerinde veya Konsey'in kafeteryasında bir yabancı ülke parlamenteri bulabilirse orada derdini anlatır. İlk defa AK Parti iktidarı döneminde bugün KKTC adına 2 milletvekili Genel Kurul'a katılmakta, görüşmelere katılmakta, orada fikirlerini rahatlıkla söyleyebilmekte ve Konsey binası içinde kendilerine ofis tahsis edilmiştir."
Geçmişte KKTC'nin İslam Konferansı Örgütü'ne de sadece gözlemci olarak katılabildiğini belirten Çiçek, "Bugün ise Türk devleti olarak İslam Konferansı Örgütü'nün toplantılarına katılabilmektedir. KKTC'nin Cumhurbaşkanı birçok ülke tarafından bugün resmen davet edilmekte, konuyla ilgili görüşüne, bilgisine başvurulabilmekte. Böylece Sayın Cumhurbaşkanları Kıbrıs davasını bir de KKTC açısından ne olduğunu, ne olmadığını bu müzakerelerle ilgili muhataplarına derdini anlatabilmektedir" diye konuştu.
KKTC'ye Türkiye'nin en büyük destek programının da AK Parti iktidarı döneminde gerçekleştiğini kaydeden Çiçek, "Bizden evvel genellikle KKTC'ye yapılan katkı azami 200 milyon dolar civarındadır. Halbuki şimdi ortalama 600 milyon dolar Türkiye yıllık katkı vermektedir. Yüzde 300'ün üzerinde bir ekonomik katkı AK Parti iktidarı döneminde gerçekleşmektedir. Bunun da Kıbrıs'a olan yansımaları ortadadır, turizmden altyapı yatırımlarına varıncaya kadar" dedi.
"ÜÇ YILLIK PROTOKOLLER 3-4 AYDA HAZIRLANIYOR"
KKTC'nin en temel ihtiyaçlarından biri olan içme ve kullanma suyu ihtiyacı konusunda bu zamana kadarki en büyük projeyi hayata geçirmeye hazırlandıklarını da belirten Çiçek, yaklaşık 450-500 milyon dolar civarında bir maliyete, Türkiye'den Anamur'da Dragon çayı üzerine kurulan Alaköprü Barajı'ndan KKTC'deki bir başka baraja Akdeniz'in altından su boruları döşenmek suretiyle 75 milyon metreküplük su aktarılacağını söyledi. Çiçek, Türkiye ile KKTC arasında yapılan üçer yıllık protokollere da dikkat çekerek, bunların altında KKTC Başbakanlarının da imzası bulunduğunu söyledi. Çiçek, "Bu protokoller hazırlanırken oradan Başbakan, buradan ilgili bakan bir araya gelerek yapmıyor. Bu protokoller yapılırken en az 3-4 ay KKTC de, Türkiye de bunları ilgili makamlarla görüşülmesi gereken yerlerle görüşerek, düşünerek, tartışarak sonunda da bir araya gelip ortak bir kısım çalışmaları yaparak bunun sonucunda bu protokoller imzalanıyor. Şimdi deniliyor ki, 'Bizim bu protokollerden haberimiz yok', bu bizim kusurumuz değildir. Protokolün altında imzası olan sayın Başbakan da kendi ülkelerinde kimlerle görüşecekse; bu sendikalar olur, meslek odaları olur, devletin ilgili birimleri olur, bunları oturup konuşuyor. Biz de kendi içimizde bu değerlendirmeleri yapıyoruz. Bunun sonucunda bir ortak çalışma yapılıyor ve nihai olarak da o taraftan ilgili Başbakan, bu taraftan Kıbrıs işleri ile ilgili bakan ya da Başbakan Yardımcısı bu protokolü imzalıyor" şeklinde konuştu.
KKTC'NİN BÜTÇE AÇIĞI
Söz konusu protokollerde Türkiye'nin verdiği kaynakların bir bölümünün bütçe açıklarına tahsis edildiğini belirten Çiçek, "KKTC'nin çok ciddi bir bütçe açığı vardır. Türkiye'nin katkılarının çok ötesinde bir bütçe açığı vardır. Bu 3 yıllık protokollerin hedefi, Türkiye'nin katkılarının hedefi KKTC'yi daha güçlü hale getirmektir. Rum kesimi ile olan arasındaki farkı, gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak, daha mutlu, daha müreffeh bir KKTC ortaya koymaktır. Bu da yatırımlardan geçiyor. Eğer gönderilen kaynakların tamamı, cari harcamalara gidiyorsa, maaşlara gidiyorsa yatırıma para kalmaz" dedi.
"HANTAL BİR DEVLET YAPISI VAR"
"Kıbrıs'ta hantal işleyen bir devlet yapısı var" diyen Çiçek, şunları kaydetti:
"Orada ciddi çok yönlü yapısal reformlara ihtiyaç var. Bunları yaparlar, yapmazlar kendileri yapacaklar, kendileri bilecekler. Ama biz Türkiye olarak KKTC'nin yaşadığı ekonomik, sosyal birçok sıkıntıyı önceden yaşadık, sosyal güvenlik sıkıntılarını önceden yaşadık. Bankalarımız battı, orada da battı. Bizde 26 banka battı, hatırlayacaksınız orada off-shore bankacılığından dolayı ciddi sıkıntılar oldu. Bu tedbirler alınmadığı takdirde ileride daha büyük sıkıntılar meydana gelir diye dostça söylüyoruz.
Şimdi 'biz kendi programımızı kendimiz yaparız' diyenler, daha büyük bir sorumlulukla KKTC vatandaşlarına karşı sorumluluk altındadır. İster tek başlarına, ister bir araya gelirler öyle yaparlar, böyle yaparlar. Yol ve yöntemleri kendilerine ait. Bu açıklar nasıl kapatılacaksa, bu sıkıntılar nasıl ortadan kaldırılacaksa bunu ortaya koyarlar. Biz kendi taahhütlerimiz gereği neyi taahhüt ettiysek, iş başında bulunan hükümetlere bakmaksızın, hangi partinin seçimi kazandığına bakmaksızın, herhangi bir düşünce ile değil, önyargıyla değil, kardeşliğimizin gereğini sonuna kadar bugüne kadar olduğu gibi yaparız. Yapmaya da devam ederiz. Bunun bir defa daha bilinmesinde fayda var."
"KKTC İLE PROBLEMLER ÖTELENMEYECEK HALE GELDİ"
Çiçek, Kıbrıs'ta yapılması beklenen eylem öncesinde yüz yüze bir temas olup olmayacağına yönelik soruya ise, "Biz KKTC ile ilgili çat kapı görüşürüz. Kardeşlik ilişkisinde öyle çok formel şeyler olmaz. Benden randevu istediler, veriyoruz. Yarına verdiğimiz randevuyu bugün yapabilirsek bugün yapabiliriz. Bu noktalarda görüşmeme diye bir sıkıntımız olmaz. Biz her şeyi dostça, kardeşçe konuştuk, konuşuyoruz, konuşmaya devam ediyoruz. Geçmişte gece yarısı telefonlarla konuştuğumuz çok konular oldu. Bunları tabii açıklamıyoruz. İç politika konusu olsun diye açıklamıyoruz. Önceki partilerle de konuştuğumuz oldu, şimdiki partilerle de konuşuyoruz. Konuşmaktan doğan bir sıkıntımız olmaz. Neyse onlara açıkça ortaya koyarız. Ama problemler de çok net ötelenmeyecek hale gelmiştir. Bunun da görülmesinde fayda var" diye konuştu.